Rıfat Açıkgöz

KENDİMİZİ AVUTUYORUZ!

Rıfat Açıkgöz

 

GEÇENLERE birkaç eskimeyen dostumla bir araya gelmiştik. Eskiden yeniden konuşurken söz döndü dolaştı Kayseri’nin büyüyüp büyümediğine büyüdü ise hangi yönde büyüdü bunu konuşmaya geldi.

Dostlardan birisi “Kayseri gittikçe büyüyor gelişiyor ayrıca nüfus bakımından da büyüyor” dedi.

Bir başkası söz alarak “Öncelikle Kayseri büyüdü mü büyümedi mi, bunu tartışmamız gerekir. Bana kalırsa Kayseri şeklen büyüyor nüfusu da artıyor ama kültür ve ekonomi yönünden büyüdüğünü söylemek mümkün değil.

Bir defa Kayseri sanayisinde gözle görülür bir taklitçilik var. Sanayide birisi ne üretirse öbürü de ya aynısını ya da benzerini üretiyor. Kayseri’de birkaç fabrika dışında doğru dürüst endüstriyel ve sınai mal üretilmiyor.

Bugün Kayseri’de kaç organize sanayi var, 4 organize sanayi var. Kayseri’nin ayarında olan Konya’da organize sanayi bölgesi sayısı 10 u geçti. Hem de üretimin çoğu geleceğe ve endüstriyel mallara yönelik.

Küçük bir örnek verecek olursak Kayseri’de henüz bir çapa makinası bile üretilmiyor. Ama Konya’da bunun üreten firma sayısı onlarla ifade ediliyor.

Bunun yanında Kayseri’de 4 üniversite var ama bu üniversitelerden mezun olanların başarı derecesi düşük iş bulma oranı düşük.

Herkes günü kurtarmaya çalışıyor. Herkes birbirini tanıyor ve birbirini çekiştiriyor.

Bu durumda Kayseri büyüdü demek biraz saflık olur. Bir şehrin büyümesi demek sadece şekil ve nüfus bakımından büyümesi demek değildir. Bunun için Kayseri’yi yönetenlerin, iş adamlarının biraz daha dikkatli davranıp her bakımdan büyümesi için gayret göstermesi gerekir. Bir de “Araya salgın dönemi girdi işler iyice kötüye gitti” şeklinde konuştu.

Bu konuşmanın ardından herkes bir birine bakarak haklısın Kayseri büyüdü demek kendimizi avutmak olur.

Kayseri böyle giderse yakın zamanda ekonomi de sanayi de ihracatta daha da geride kalacaktır” dediler.

Bir başka dostum söz alarak “Bir defa Kayseri’nin büyümesi için bu şehirde yaşayan herkesin el ele vermesi gerekir.

Birisi o yana birisi bu yana çekmeye devam ederse adımız büyümüş olur ama kendimiz büyüyemeyiz.

Taklitçiliği bırakmamız gerekir. Sanayinin bundan sonra hep tüketim mallarına yönelik değil de sınai mal üretmeye yönelik çalışması gerekir. Bu gün bizim sanayiye baktığımız zaman fabrikaların çoğu ya tahta işleriyle yani mobilya ile ya da taşla uğraşıyorlar. Demirle uğraşıyorlar.

Bilgisayar veya benzeri bir mal üreten kimse yok. Başkaları makina üretirken biz hala mermeri işleyip ambalajlayıp yurt dışına ihraç etmeye çalışıyoruz. Ama el küçük bir kutu yapıyor ama bizim tırlar dolusu malımıza bedel fiyata satıyor. Ne böyle büyüme olur ne de böyle gelişme olur” dedi.

Konuşanlara şöyle bir baktım bundan 35 yıl önce tanıdığım ve her biri belli bir eğitim seviyesinde ve ekonomi düzeyi yüksek insanlardı.

Söylediklerini dinleyince de hepsine hak verdim. Bir gazeteci olarak biz bunu defalarca yazıp çizmemize rağmen hala aynı seviyede gidiyoruz kimse söylenenleri dinlemiyor ve bildiğini okumaya devam ediyor.

Dilerim yakın zamanda birileri gerçekleri görerek hareket etmeye başlar da biz de Kayseri büyüdü mü büyümedi mi tartışması yapmaktan kurtuluruz.

Yazarın Diğer Yazıları