Rıfat Açıkgöz

BEN KÖYÜMÜN HERŞEYİNİ ÖZLEDİM

Rıfat Açıkgöz

Kuzuları otlatmaya giderdik
Gün öğle olunca azığı yerdik
Şeker sucuğunu sokum ederdik
Soğuk sulu yaylaları özledim.

Çayırlarda meleşirdi kuzular
Kuzuları ürkütürdü tazılar
Bunları anarken yürek sızılar
Koyun-kuzu gütmesini özledim.

Yüksek idi ovacığın yaylası
Gözümde tütüyor taşı kayası
Burcu burcu kokar kömür karası
İs kokulu çaydanlığı özledim.

Sütte pek hoş olur kazan karası
Peyniri yapardık ekmek arası
Azık a koyarlardı tahin helvası
Sokum edip yemesini özledim.

Sekiz kardeş toplanırdık her akşam
Saraylara eşti bizim toprak dam
Tahrana çorbası yapardı anam
Buram, buram kokmasını özledim.

Türküler söylerdi köyün aşığı
Şimşirden olurdu yemek kaşığı
Dedemin yaptığı tahta kaşığı
Gücük saplı kepçemizi özledim.

Sekiz kardeş bir oda da uyurduk
Tüm işleri hep beraber görürdük
Dağda taşta düşe kalka büyürdük
Kayalardan düşmesini özlerdim

Ormana giderek odun ederdik
Ayak yalın dağda koyun güderdik
Kuru ekmek bulunca çok şükür derdik
Soğan ekmek yemesin pek özledim. 
Ada çayı demlenirdi taştan ocakta
Çökelek sokumunu yerdik ayakta
Bazen de oynardık bizim sokakta
Çelik-çomak oynamayı özledim.

Kara saçta pişirirdik yufka ekmeği
Çok severdik pekmez- yoğurt yemeyi
Kevenle beslerdik sarı öküzü ineği
Dağdan keven sökmesini özledim.

Yabancı birini görünce sinerdik
Kamyonu görünce tren sanardık
Tomruğun üstüne çıkar tünerdik
Kamyonlarla yolculuğu özledim.

Ulaşım aracımız at, eşek, katır dı
Eşek yolda yorulunca yere yatırdı
Eşeğimiz karaydı katarımız da kır dı
Harmandan yük çekmesini özledim.

Yurtlarımıza çadırları kurardık
Taşları toplayıp ocak yapardık
Yakmak için çalı çırpı toplardık
Ateş yakıp ısırmayı izledim.

Yüksek taş başına sererdik keş i
Başına üşerdi Karakarga nın beşi
Yüzümüzü yakardı bahar güneşi
Taş başında yatmasını özledim.

Akşam olur yol üstüne çıkardık
Gelen giden var mı diye bakardık
Karanlık olunca da keven yakardık
Yolculardan parç almayı özledim.

Bana sorarsanız senin köyün neresi
Benim köyüm tam dört dağın arası
Sanki bir cennettir dağı düzü deresi
Ben köyümün her şeyini özledim.

Azık: çoban ve yolcular için ekmek ve yiyecekten hazırlanmış nevale
Şimşir: Bir çeşit sert ağaç
Sokum: Arasına yiyecek konulan ekmek parçası
Sanmak: zannetmek
Keş: süzülmüş ayranın kurutulmuş hali.                                                                                    
Parç: yoldan geçenlerin yükünden alınan pay

Yazarın Diğer Yazıları