Bizim başarılarımız hep günü birlik, devamlılığı yok. Milli takımımızdan tutun da diğer kulüplerimizin hepsinde bu var. Bir hırsla, bir gazla gelen başarılar ve ardından gelen düşüşler. Bir sistemimiz yok futbolda.
Hele hele milli takımımız.
Belli başlı bir sistemi yok.
Hiç bir zaman olmadı zaten.
Sürekli hocalar değişir.
Bir yabancı gelir bir yerli ama hiç biri dikiş tutturamaz.
Zaten uluslararası şampiyonalara sürekli katılan bir takım değiliz. Çok nadir katılırız. Katılınca da zar-zor, ite-kaka...
En basit örneği yakın zamandaki EURO 2016 Avrupa Şampiyonası. O turnuvaya katılacağız diye ecel terleri döktük. Ülkedeki futbol severler gruptan çıkmak için hesap yapmaktan matematik profesörü oldu.
Son maçta İzlanda'yı yendik, Kazakistan da bize güzellik yapınca şampiyonaya adımızı yazdırdık. Yazdırdık da ne oldu ? Gittiğimiz gibi geri döndük.
Şimdiki senaryo yine aynı. Bu kez amaç Dünya Kupası. Grup maçlarında sona gelinirken yine kağıdı kalemi elimize alıp hesap yapmaya başladık.
"Son 2 maçı kazanırsak, bu takım bunu yenerse, şu takım şununla berabere kalırsa" diyerek teoriler üretmeye başladık. Sonuç ne olacak peki ? Gruptan çıkarsak dünyanın en iyi takmı olacağız. Çıkamazsak TFF'yi eleştirileceğiz, futbolumuz-sistemimizi eleştirileceğiz ve bu da böyle sürüp gidecek.
Ukrayna'ya kaybettikten sonra herkes astı kesti. "Yabancı sınırı, alt yapı, sistem" konuları gündeme geldi. Ancak Hırvatistan galibiyetiyle biranda herşey güllük gülistanlık oldu. Sanki Ukrayna'ya yenilen biz değilmişiz gibi. Tamam Ukrayna ve Hırvatistan maçlarına farklı kadrolarla çıkıldı. O zaman da şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor. Demekki milli takımda 'iyiler' ve 'kötüler' diye bir grup var. İyi oyuncular sakatlık yaşasa onun yerini dolduracak isimler yok. Yada milli takıma sadece isim yapmış kişiler çağırılıyor, doğru düzgün analiz yapılmadan milli futbolcu seçimi yapılıyor. Her neyse o ayrı bir konu.
Zaten belli başlı bir sistemimiz olsa, herkes bu sisteme uyar ve kadroya kimi koyarsanız koyun aynısını oynar. Her futbolcu ötekinin yerini doldurur. Bakın İzlanda'ya adamlar o kadar müthiş bir futbol oynamıyor. O kadar göze batan futbolcuları yok fakat herkes görevini en iyi şekilde yapıyor. Disiplin ve sistemi oturtmuş, bu da başarıyı getiriyor. Biz ise günü birlik başarılarla kendimizi avutup her şampiyona öncesi sinir-stres yaşıyoruz. Biran önce futbolumuzun iyi noktalara getirmek için çalışmalar başlatılmalı. Yabancı sınırı falan hikaye. Her koyun kendi bacağından asılır. Kimin yeteneği varsa ön plana çıkar formayı alır.