CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan son dönemlerde dış gezilerine ağırlık vermeye başladı.
Hindistan, Rusya, Kuveyt, Çin ve son olarak Amerika Birleşik Devletleri...
Bütün görüşmelerde hemen hemen aynı konular konuşuldu.
Hindistan ve Kuveyt görüşmesi ekonomik anlamda öne çıkarken, diğer ziyaretlerin ana konusu “Terör” ve bunun Türkiye’ye rağmen “destekleniyor” olması.
Türkiye bu anlamda ciddi bir kaygı taşıyor.
Taşımakta da haklı.
Çünkü; dünyanın süper gücü(!) sayılan Amerika Birleşik Devletleri, koskoca Türkiye dura dura çıkıyor terör örgütleri ile işbirliği yapıyor.
Yetmiyormuş gibi ağır silahlarla donatmaya karar veriyor.
Buna Türkiye’nin sessiz kalması beklenemezdi.
Nitekim ilk günden itibaren Cumhurbaşkanı ve Başbakan gereken tepkileri gösterdi.
Hatta muhalefet parti liderleri de tepkilerini dile getirdiler.
Türkiye'yi köşeye sıkıştırma hareketleri yıllardır ABD ve AB ülkelerinin politikaları olmuştur.
Ancak sadece bu tepkilerin yeterli olmadığını herkes çok iyi biliyor.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika ziyareti büyük önem taşıdı.
İki saatlik görüşmenin ardından yapılan açıklamaların pek de Türkiye tarafından tatmin edici bir durumu olmadığı görülüyor.
Bu görüşmelerde PKK ve DAEŞ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele masaya yatırılırken, FETÖ terör örgütüne yönelik atılabilecek adımlar da görüşüldü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu görüşmelerine rağmen anlaşılan o ki Amerika Birleşik Devletleri terör örgütü YPG’ye silah yardımını kesmeyecek dahası “ağırlaştırmış” olacak.
Bu bir anlamda Türkiye’yi yok saymaktır.
Bölgenin en kritik ülkesi olan Türkiye’nin hareket alanını daraltmak ve Türkiye’ye bir anlamda gözdağı vermektir.
Suriye ve Kuzey Irak’ta oluşturulmak istenen “kaçak devlet” projesini bir anlamda hayata geçirmek.
Oysa ki müttefik diye bilinen Amerika Birleşik Devletleri ve bir çok Avrupa Birliği üyesi ülkeler bunun aksine terör örgütü PKK başta olmak üzere Türkiye’ye karşı olan bütün oluşumları yıllardır destekliyorlar. ABD’nin bu kararı “sürpriz” olarak görülmemeli.
Zaten yıllardır kimi açıktan, kimi el altından.
Ama; Amerika Birleşik Devletleri’nin son hamlesi aslında yıllardır süre gelen “gizli desteğin” su yüzüne vurmasıdır.
Bir anlamda yönünü Asya’ya çeviren Türkiye’ye hem ABD’nin hem de Avrupa Birliği ülkelerinin son hamleleri “köşeye sıkıştırma” politikası olarak da görülebilir.
Elbette Türkiye’nin de kendine göre hamleleri de olacaktır.
Özellikle YPG konusundaki kararlılığını sürdürmelidir. Bugün PKK neyse YPG de odur.
O yüzden gerekirse ikinci bir “Fırat Kalkanı operasyonu” başlatılmalı ve genişletilmelidir.
Bu gibi durumlarda yerinde oturmaktansa kontraya çıkmak en başarılı hamle olmuştur.
GÜNÜN SÖZÜ
Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Mevlana