16 NİSAN referandumu için geri sayım bütün hızıyla devam ediyor.
Şunun şurasında kaldı 10 gün.
Yani 10. gün sonunda “ak koyun, kara koyun” net bir şekilde ortaya çıkacak.
“Evet” ile “Hayır” tarafları her gün yeni bir programda boy gösteriyorlar.
Her gün yeni seçmenlerle evde, bağda, bahçede, lokantada v.s. yerlerde biraraya gelme fırsatı buluyorlar.
Bu programlarda kimi ararsanız var.
Herkes bir yerlerde boy gösterme telaşında.
Kimi üzerine vazife olanı yapmanın telaşı içindeyken, kimi de sadece “bakın ben buradayım” demek için hiç bir programı kaçırmama gayretinde.
Ve en tuhafı da şu; İki tarafın da sorumsuz medya trolleri hiç boş durmuyor.
Hakaret mi dersiniz, galiz küfürler mi dersiniz, yani ne ararsanız var.
Onlar için atış serbest...
Ama; böyle olmamalı...
Birileri bunlara “beyler olmuyor” demeli.
Kayseri’de herkesin birbirine selam verme zorunluluğunun olduğu küçük bir şehir olduğu hatırlatılmalı.
“Her han her köşede göz göze gelebilme olasılığımız çok yüksek.” denilmeli 16 Nisan bitince, 17 Nisan’da hayat tekrar akışına girecek.
“Evet” çıksa da “hayır” çıksa da vatandaşın yaşamında bir süre değişiklik olmayacak.
O yüzden gelin iki tarafın etkin, yetkin ve sağduyulu tarafları, bu
medya trollerinizi bir süreliğine geri çekin.
Geri çekin ki; kin ve nefret tohumlarını daha fazla ekmelerine mani olalım...
***
15 Mart 2011 Salı günü başlayan Suriye’deki iç savaş halen devam ediyor.
Öyle ki kimin eli kimin cebinde belli değil.
Kim kimi vuruyor, ne için vuruyor hiç belli değil.
Olan halka oluyor. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar kirli bir savaşın kurbanları oluyor.
Yer: İdlip
Görüntüler kan donduruyor.
Minik cansız bedenlerin kimyasal saldırıya maruz kaldığını bütün dünya sessizce izliyor.
Neymiş efendim; Birleşmiş Milletler acil toplanıyormuş.
Toplansın da son toplantıları olur İnşallah...
Bunlara umut bağlamak, bunlardan birşeyler beklemek bile doğru değil.
Bu kirli savaşın birebir sebepleri zaten bu emperyalistler değil mi!?...
****
Kuzey Irak da Surye’den farksız değil.
Terör örgütlerinin kol gezdiği bölgede şimdi de Kerkük krizi çıktı.
Kerkük’te yaşayan etnik unsurlardan Kürtler
Kerkük’ün bölgesel yönetime bağlanmasını isterken,
Türkmenler ve Araplar buna karşı çıkıyor.
Peki durup dururken mi çıktı bu sorun!
Asla hayır ve asla bir tesadüf değil.
Suriye’deki duruma bakıp, Kerkük’te olası gelişmeleri analiz edebiliriz.
Suriye’de istediğini elde edemeyen ABD’nin yeni oyununun adı “Kerkük”... Hedefi ise buradaki Kürt,
Türk ve Arapları birbirine kırdırmak ve bir anlamda Türkiye’yi de yeni bir bataklığa sürüklemek.
Peki ne yapmalıyız!
Bölgesel yönetimle temas kesilmemeli.
Bu kararından kesinlikle vazgeçirilmeli. Ciddi bir şekilde uyarılmalı.
Gerekirse yaptırım konusunda ciddi kararlar alınmalı. Aksi taktirde Türkiye ikinci bir Suriye’yi kaldıramayabilir.
GÜNÜN SÖZÜ
Abdalın dostluğu köy görününceye kadar.