Metin Kösedağ

Siyaset ve menfaat...

Metin Kösedağ

GÜNÜMÜZ siyasetçileri menfaatsiz iş yapmazlar.
 
Yapanların sayısı da bir elin parmağını geçmeyecek azınlıkta.
 
Bu nedenle siyasetçiler çevrenin etkilerine göre evrilirler, “günü birlik” ya da “anlık”
hareket ederler.
 
Özellikle de geçmişte politikacılar vardı bir de siyasetçiler.
 
Şimdiler de politikacıların çoğu siyasetçi oluverdi. O yüzden siz siz olun siyasetçilerin her dediğine inanmayın.
 
İnanmış gibi yapın ve bildiğinizi okuyun. Bakın Bediüzzaman Said-i Nursi siyaset için neler söylemiş; “.... Ama maalesef tarihin her döneminde olduğu gibi, günümüzde de siyaset menfaate endekslenmiştir. Eğer siyasette bir menfaat gözetmek gerekirse, bu şahsın kendi menfaati değil, dinin menfaati, milletin menfaati, zulme uğrayanın, haklının menfaati olmalıdır...”
 
Eski Said döneminde siyasetle ilgilenen, bütün gücüyle siyaseti Dine hizmetkâr etmeye çalışan Bediüzzaman, artık bunun imkansız olduğunu görerek, bütün gücüyle iman ve Kur’an hakikatlarını siyaset topuzu ile değil nur topuzu ile anlatarak davasını sürdürmüştür. Gelelim günümüze. Geçenlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle kendi partisinde bulunanlara seslenerek, “Hiç bir yönetici devlet ihalelerine girmesin. Giren varsa da hesabını iyi yapsın..” dedi.
 
Bunun üzerine siyasette altan bir alevlenme yaşandı.
 
Öyle ki, bir çok siyasetçi, “geçim kaynağı” olarak gördüğü siyasetten kopmayı bırakın daha da en odak noktasına girmeye başladı.
 
Bu durum hem genelde hem de yerelde aynıdır.
 
Mesela bugün partilerde görev yapanların bir çoğu “devlet ihalelerinden” fazlasıyla faydalandığını görüyoruz. Adam sarraf ama TOKİ’nin açtığı ihalerde en ön sıradaki yerini alıyor. Hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm uyarılarına rağmen.
 
"...Genelde ve yerelde Cumhurbaşkanı'nın uyarılarını dikkate alan var mı acaba?"
 
Bir başkası da uzun süreden beri parti teşkilatlarındaki kartvizitini kullanarak hem kamu ihalelerini kovalar, hem de devletin neresinde ne rant varsa peşinden koşmayı marifet olarak görmeye başlıyor.
 
Öyle ki, şehrin merkezindeki otelinden tutun da kapattığı devlet arazilerinin hesabını tutmayı bile şaşırmış.
 
Bunlar yetmezmiş gibi, işe almalar, işten atılmalar da bu zat-ı muhteremden (!) sorulurmuş. Onsuz hiç bir iş yapılamazmış. Yani tipik bir “menfaatperest siyasetçi” tiplemesine bürünmüş. Öyle ki vekillik hesapları da cabası. Bakalım, bu kadar “güç bunalımı” daha nelerin hesaplarını yapmaya itecek bu zat-ı ‘endam’ları...
 
GÜNÜN SÖZÜ
 
Rüşvet kapıdan girince insaf kapıdan çıkar. Anonim

Yazarın Diğer Yazıları