HER canlı gün olur çok bunalır, çok sıkılır, hiç bir şeyden zavk alamaz ve “her şeye kahreder.”
Toplum olarak tam da bu noktadayız aslında.
Keyfiyetin “bireylere indiği” günümüzde, “toplumsal çoğulcu” düşünmediğimiz gün gibi ortada.
Siyasal ve toplumsal olayların “vatandaşı bıktırma noktasına” getirdiğini çok rahatlıkla görüyoruz artık.
Nereden çıktı? diyenleriniz olacaktır elbette.
Bakın efendim;
Türkiye’de iki bilemedim üç yılda bir mutlaka bir seçim telaşı yaşanıyor.
Her ne kadar “istikrar”dan bahsedilse de 90’lı yıllardan bu yana “en kolay kaçış yolu” “seçim” olmuştur siyasiler için.
Bu da hem devlete, hem millete büyük külfetlere neden olmuştur.
Hem madden hem de manen.
Madden;
Her seçimde oluk oluk paralar harcanıyor, afişler, flamalar, broşürler olmadık yollarla seçmenlere ulaşılmaya çalışılıyor.
Bu da yetmiyormuş gibi şehirlerin “en gözde yerleri” araç ve insan trafiğine, sosyal yaşama kapatılarak “miting alanı” olarak belirleniyor.
Bir de son dönemlerde bunları iki -üç gün önceden yapılıyor olması insanların hayat akışını alt üst etmesine neden oluyor.
Hele de bu son dönemlerde tamamen farklılaştı.
Yani; “miting alanına” yakın ev ve işyerlerine gidecek bireylerin en az “şehrin üçte birini” dolaşmak zorunda bırakılması da tam bir rezalet.
Tamam; hayat zorluklarla dolu ama başkaları tarafından “işgenceye” dönüştürülmesi de kabul edilebilir bir durum değil.
Ve en önemlisi artık teknoloji çağındayız.
Gece gündüz zaten vatandaşın birebir hayatındasınız, anlatacaksanız kendinizi, projelerinizi oradan anlatın.
Bu meydan mitingleri artık son bulmalı..
Avrupa’dan örnek vermekten nefret ederim ama adamlar çözmüş ve seçim kampanyaları bile çok farklı.
Ama yok biz 50 yıl önce nasıl başladıysak hâlâ devam ediyoruz.
Değişmemiz lazım, gelişmemiz lazım, kendimizi düzeltmemiz lazım.
Başkalarının hak ve hukuklarına saygılı olmamız lazım.
Bu sadece bir parti, bir siyasi olgu için geçerli değil.
Toplumun her kesimi için geçerlidir.
En önemlisi de siyasi partilerin “miting” adı altında yaptıkları bu “eziyeti” artık bitirmeleri gerekiyor.
Kendilerini anlatacakları farklı mecralar bulmaları daha doğru olur.
O kadar polisi üç gün bir yerde dikerek, vatandaşa o kadar eziyet çektirerek ne ülke yönetilir, ne de bir arpa boyu yol alınır.
Aksine bu tür uygulamalar sağlıklı olmadığı gibi hem itici oluyor hem de vatandaşın nefretini kazanıyor.
Öyle ki; meydanlar artık seçim sonuçları için kesinlikle bir veri olmaktan çıktı.
Dünkü kalabalığı seçim sonuçları için bir gösterge olarak kabul etmek hata olur.