KAYSERİSPOR tartışmaları hiç bir zaman bitmeyecek.
Birileri sürekli pişirip pişirip önümüze serecek bu konuyu.
Evet; birileri Kayserispor’u inanılmaz derecede zarara uğrattı.
Kulübü “çiftlik gibi” kullandı.
Deyim yerindeyse “söylenenlere göre” ‘talan’ etti.
Etkili ve yetkili kişiler ise buna uzun süre sessiz kaldı.
Ne zaman ki Berna Gözbaşı her mikrofon uzatıldığında “feriyad-ı figan” edene kadar.
Şimdi herkes “hesap sorulsun(!)” diyor.
Bence de sorulsun.
“Komisyon”dan bahsediliyor.
Peki hesabı kimler soracak, kime veya kimlere sorulacak?!.
Kayserispor’un hesabı öyle bir-iki kişiden sorulacak kadar “basit bir lokanta hesabı” değil.
"Son on yıla inilmeli, hatta daha da öteye gidilmeli."
Kim ne yapmış, nasıl yapmış, nerede yapmış, hepsi sorulmalı.
Tüm “kirli çamaşırlar”ortaya çıkarılmalı.
Öyle “sırf birilerini” dövmek adına hesap sorulmamalı.
Mesele Kayserispor ise, kim suçluysa hesabı sorulmalı, cezası da verilmeli.
Tabi nasıl olacaksa!...
Bu radara yakalananı, ya yakalanmayanlar!
Yükseköğretim Kurulu, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ hakkında soruşturma açtı.
Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ, Personel Daire Başkanlığı kadrosunda “kişiye özel” ilan açmıştı.
Kriterleri karşılayan ve başvuran tek kişi rektörün eşi Derya Bağ olmuştu.
Bu kadarına da pes doğrusu.
Ne denir ki buna!
Burası Türkiye, burada her şey olur.
Tabi ki bu olay “radara takılan”, peki ya takılmayanlar ne olacak?!
Kamu kurum ve kuruluşlarında buna benzer o kadar çok olay yaşanıyor ki!
İnsanın aklı-mantığı almıyor.
O yüzden boşuna “liyakat + vicdan” demiyorlar.
Liyakat olsa vicdan olmazsa işte böylesi durumlar ortaya çıkar.
Hele de o koltuklara oturup, “devleti kendi malları gibi” kullananları Allah vicdan, merhamet ve yönetici feraseti versin.
Ne diyelim!