DOKSANLI yıllardan bu yana Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki “Dağlık Karabağ” meselesi devam ediyor.
Küllenen Karabağ meselesi ara ara bir anda karşımıza çıkıveriyor.
Son 30 yıldır sürekli haberlere konu olur Karbağ meselesi.
Ama bir tülü de çözülemez.
Yüzeysel olarak bilmemize rağmen netten biraz araştırdım.
Neymiş bu Karabağ meselesi, şöyle bir bakalım:
“... Dağlık Karabağ sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasında, Dağlık Karabağ ve Dağlık Karabağ’ı çevreleyen Ermeni kontrolündeki Azerbaycan topraklarındaki etnik çatışma ve toprak anlaşmazlığıdır. Artsah Cumhuriyeti fiilen bağımsızdır, ancak Ermenistan dahil hiçbir ülke tarafından tanınmamış bir cumhuriyettir. Çatışmanın kökeni, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Sovyetler Birliği döneminde, Josef Stalin Dağlık Karabağ bölgesini, tarihsel olarak Ermeni ve çoğunluğu Ermeni nüfusu olan Sovyet Azerbaycan’da bir özerk oblast haline getirmeye karar verdi. Mevcut çatışma, 1988’de Karabağ Ermenilerinin, Karabağ’ın Sovyet Azerbaycan’dan Sovyet Ermenistan’a devredilmesini talep ettiği zaman başladı. Çatışma, 1990’lı yılların başlarında, geniş çaplı bir savaşa dönüştü.
1994 yılında imzalanan bir ateşkes, Bakü’nün statüko ile olan sıkıntılarını artırmasının yanı sıra, Erivan’ın sağlamlaştırma çabalarıyla çelişen yirmi yıllık göreceli istikrar sağladı. Nisan 2016’da yaşanan dört günlük bir gerginlik, ateşkesten sonra bugüne kadar yaşanan en şiddetli çatışma oldu. O zamandan beri, devam eden geniş çaplı düşmanlık tehlikesi büyük ölçüde arttı.”
Ve yeni bir süreç.
Geçen hafta sabahın erken saatlerinde ajanslara “Ermenilerin, Azeri kardeşlerimize saldırıp, sivilleri katlettiği” haberi düştü.
Tabiki bu katliam ne ilk ne de son olacak.
Tarihsel olarak baktığımızda ara ara bu tür katliamlar, saldırılar Ermeniler tarafından sürekli yapılmıştır.
Aslında Azerbaycan için bardağı taşıran son damla da geçen haftaki sadırı oldu.
Şimdi Azerbaycan o bölgeyi ateş çemberine aldı ve topraklarını yeniden almak için var gücü ile savaşıyor.
Öyle ki “Yarı milli seferberlik” dahi ilan etti.
Peki burada Türkiye’nin konumu nedir, ne yapmalıdır.
Şu bir gerçek Azerbaycan’daki en küçük bir hadise dahi fazlasıyla Türkiye’yi ilgilendiriyor.
Türkiye’nin Azerbaycan’ın Ermenilerle savaşına da kayıtsız kalması düşünülemez.
Ki kalmıyor, kalmamalı da.
Her türlü desteği vermeli, veriyor da.
Hali hazırda “Türkiye’nin dört bir tarafı ateşle çevrili” Bunlara bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Bu savaşta adından pek bahsedilmeyen İran’ın tutumu ve kendisine biçtiği rolü.
Ermeniler’e giden mühimatların tamamı İran’dan gittiği bilinen bir gerçek.
Bu gerçeğin hem Türkiye hem de Azerbaycan tarafından dillendirilmesi gerekiyor.
Çünkü; İran bu tür ayak oyunlarını yıllardır yapıyor.
İran’ın uyarılması ve hatta daha ciddi bir şekilde dikkatinin çekilmesi gerekiyor.
Bu da nasıl olacak?
Mesela; İran’daki 30 milyon Türk varlığı kozunun bir kez daha ciddi şekilde İran’a hatırlatılması gerekiyor.
***
Türkiye’ye rahat yok. Doğu Akdeniz, Libya derken şimdi de Karabağ olayı patlak verdi.
Sonuç olarak; biz vatanımıza, devletimize, bayrağımıza, dinimize, örfümüze, adedimize kardeşimize sahip çıkalıp, Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.