BAŞKASI sizin yaptığınızın binde birini yapsa, ayakta alkışlanır…
Rol model alınır, arkasından önünden methiyeler düzülür, beşeri sermayeye en üstten yazılır…
Neden böyledir?
“Kapının danasından öküz olmaz...”
“Bağın koruğu…”
“Bizim oğlan..”
Yani; Bu şehrin bireyleri istedikleri kadar çabalasalar da, dışardan gelenlere (getirilenlere) karşısında yetkinlik sırasında geride bırakılmaktadır…
Temel de bu düşünce; “...Aile ve dar çerçevede küçük toplumlarda aynı pozisyonda ve yetkinlikte görev alması gereken kişilerden dışardan gelenine daha fazla şans tanınmasını ise aile ve gurup içinden çıkan bireyin yapacaklarının zaten bilinmesi ve dışarıdan gelenin yapacaklarının biraz da merak edilmesinden kaynaklanmasındandır aslında…”
Bizim çok iyi bildiğimiz şeyler bizim tarafımızdan söylendiğinde, dışarıdan birisinin söylediği kadar etki yaratamaz mesela...
Şayet, dışarıdan birisi bizimle aynı şeyi söylediği zaman bizimkinden daha etkili, daha önemli kabul edilir...
Bu yaygın bir yönetim hatasıdır…
Yereli ıskalamaktır bu…
Yereli ıskalayan, ulusalda ya da uluslararasında yenilgiye, kayba mahkûmdur…
Siz; “Müdür olayım, amir olayım ya da yetkili bir pozisyona geleyim” diye kendi bağınızda, kendi çevrenizde ne kadar sebat ederseniz edin, üzerinizden çok müdür, amir ve yetkili yetiştirirsiniz…
Bugün şehrin her alanında bu hatayı her kademede görmek maalesef mümkün…
Kayseri’de özelikle bürokraside üst düzey isim yetiştiremememizin temelinde yatan çarpık bakış açısı bu olsa gerek…
Eski vekillerimizden biri ile sohbet sırasında; “Kayseri’yi öyle övdünüz ki, hiç kimse bu şehri bu kadar övmemişti…” diye takıldım…
Cevap müthiş;
“Birbirimizi övemezsek, kimse bizi övmez…”
Onun da elbette bu görev yaptığı dönemde bu anlamda hataları ve yanlışları olmuştur…
Ama o dönemdeki üst düzey bürokrat sayımızı bugünle kıyaslamaya kalktığımızda, Kayseri’nin devletten silinip gittiğini görüyoruz…
Siyaset kurumundan ricamız; Kapının danasından öküz olmaz deyimini gelin; “Bu kapının danası dışında, bu kapıya yakışır başka öküz olmaz...” sözüyle değiştirelim…
Odalarımız, STK’larımız ortak bir komisyon kursunlar, beşeri sermaye olarak nerede neyimiz var bir envanter çıkartarak, onca çabasına, gayretine, emeğine rağmen görülmemiş, ezilmiş, horlanmış bu şehrin çocuklarını iş başına getirelim…
Biz kendimize sahip çıkamazsak, kimse bize sahip çıkamaz…
Kayseri’nin bugünkü Ankara’da zayıf kalmasının temelinde de işte bu yatıyor…