SİYASETİN ısındığı şu günlerde başka konulara takılmak pek de alışala gelmiş bir durum değil.
Ancak son yıllarda “yeme-içme sofraları” üzerinden mesaj vermek adetten oldu.
Örneğin; siyasi bir lider kamuoyu ile bir şeyler paylaşmak adına illaki bir sofra hazırlaması zorunlu(!) hale gelmiş.
Ya da sıradan bir dernek “bir yerlere tepki” göstermek için topladığı kalabalığa beş yıldızlı da olmasa hatırı sayılır bir sofra kurmayı ihmal etmemiştir.
Bu durum toplumumuz için “olmazsa olmaz” bir hal aldı.
Demek ki bizler yeme içmesiz hiç bir iş yapamıyoruz.
Öyle ki, ya sofralar kurmak için bir şeyler bahane ediyoruz, ya da “sofrasız” biraraya gelemiyoruz.
Yani işin özü sanırım(!) sofrada!
***
TANZİM SATIŞLAR...
Hayat pahalılığı alabildiğinde gittiği şu dönemde hükümet özellikle belediyelere talimat vererek “tanzim satış” adı altında mekanlar oluşturdu.
Öncelikle “tanzim satış” nedir kısaca bakalım;
“... Tanzim, kelime manasıyla düzen verme ve yoluna koyma anlamı taşımaktadır. Tanzim satış ise Türkiye’de 1973 yılında Tansa adı ile satışa başlamıştır.
1976 yılına gelindiğinde, “Tanzim Satışlar Müdürlüğü” çatısı altında, İzmir Konak’ta ilk mağaza açıldı; mağaza sayısı, 1986 yılında 12’ye ulaştı. Bu gelişmeyle birlikte ortaya çıkan şirketleşme düşüncesi doğrultusunda, 15 Aralık 1986 tarihinde Tansaş İzmir Büyükşehir Belediyesi İç ve Dış Ticaret A.Ş. kuruldu.
1996 yılında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait Tansaş hisselerinin %32.98’i halka açıldı. 1999 yılında hisselerini Doğuş Grubu satın aldı.
Tansaş, hizmet kalitesini yükseltmek ve verimliliği daha üst seviyelere çıkarmak amacıyla, 2002 yılı içinde, Macrocenter’ı kendi bünyesine kattı.
Tansaş, 10 Kasım 2005’te Migros bünyesine satıldı. Sektör lideri ile birleşmenin etkisi ile sektördeki gücünü artırarak müşterilerine hizmete devam ederek büyümektedir. 2008 yılı sonunda Tansaş mağaza sayısını 270’e çıkartmıştır. 2016 yılında Migros ile birleşmiştir...”
... Yani bu millet yıllar öncesinde “tanzim satış” ile tanışmıştır.
Daha sonra bu tanzim satış yerleri büyüyerek dev şirketler haline gelince birilerine satılmıştır.
Şimdi böyle olunca da insan ister istemez farklı düşünmeye başlıyor.
Mesela; “devletin garantörlüğü” her zaman vatandaş için önemli bir güvencedir.
Bu güvencenin devam edebilmesi için de devletin elinde önemli güç sermayesi bulunması gerekmektedir.
Bu güç sermayelerini devletin elinden çıkardığınızda piyasaya da hükmetme şansınız ortadan kalkmış olur.
Ne yazık ki 46 yıl önce yaşanan noktaya geri gelinmesi de son derece düşündürücü.
Böyle olunca “devlet politikası günübirlikten ziyade sistematik bir şekilde geleceğe taşınması” daha doğru olur.
Bugün ülke “tanzim satış”a geri döndüyse demek ki geçmişte bazı işlerin yanlış yapılmasından kaynaklanmasındandır.
GÜNÜN SÖZÜ
Abanın kadri
yağmurda bilinir