Metin Kösedağ

Huzur şehri…

Metin Kösedağ

KAYSERİ için "huzur şehri" diyoruz. 
 
Türkiye'nin neresinde "huzur şehri" deseniz aklınıza Kayseri geliyor. 
 
Bu İstanbul'da da öyle, Diyarbakır'da da. Ama; gerçekten öyle mi, rakamlara bakmak lazım. Nüfus oranına vurduğumuzda son dönemlerde pek de öyle "huzur şehri" dediğimiz gibi bir meptropol değiliz. Yapılan araştırmalarda Kayseri huzur anlamında yaşanabilir şehirler arasında 24. sırada yer alıyor. 
 
Elbette "kendine eşdeğer" şehirler arasında bu anlamda yine de huzur şehri sayılabilir. Ama son dönemlerde özellikle asayiş olaylarında büyük bir patlamanın olduğu görülmektedir. "Geçiş yolu" diyoruz ya, işte bu geçiş yolu olmamız nedeniyle ne yazık ki büyük sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Dünyanın dört bir yanında bu böyledir. 
 
Geçiş bölgeleri her zaman sıkıntılı yerler olmuştur. 
 
Giderek nüfusu artan, bugün 80 binin üzerinde göçmen barındıran Kayseri'nin her şeye rağmen "yaşanılabilir bir meptropol" olduğunu gözardı edemeyiz.  
 
Bundan Emniyet'in, Jandarma'nın ve dahası buna bağlı birimlerin iyi çalışması da etkili olmuştur. 
 
Biz bireyler olarak da şehrimizin yaşam kalitesini arttırmak için iyi çalışmalıyız. Gerektiğinde "huzur sağlamak" için çalışan devlet bireylerine yardımcı olmalıyız. Yoksa "bananeci" tavırla kendi geleceğimizi karartmış oluruz. Farkına varana kadar da iş işten geçmiş olur. 
 
**** 
ABD bildiğiniz gibi... 
 
AMERİKA Birleşik Devletleri yine şaşırtmadı. 
 
Çünkü; onların "satışları" tarih boyunca gizli kapalı olmuştur. Ama artık "gizlikapaklı" yapmaya da gerek duymuyorlar. Son dönemlerdeki uygulamaları ile sadece; "Ben sizin düşmanınızım" demedikleri kaldı. 
 
"Son dönem üzerinde göçmelerdeki uygulamaları ile sadece; ‘Ben sizin düşmanınızım’ demedikleri kaldı.”
 
Türkiye'nin güneyinde çizmek istedikleri yeni haritanın detayları ortaya çıktıkça "kahpeliklerinin büyüklüğü" de gözler önüne seriliyor. Şaşırdık mi, hayır. Çünkü; onların çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. 
 
Bizim ne yapmamız gerekiyor? Çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa. Vurmamız mı gerekiyor, vurmalıyız. Giremimiz mi gerekiyor, girmeliyiz. "Savunmada kalarak" bir şey elde edemeyeceğimizi yıllarca yaşadık. 
 
Bundan sonrası adım atmak, onun bunun güdümünden kurtulmak. Üniter devlet olduğumuzu göstermemiz gerekir. Afrin'e girilmesi gerekiyorsa, girilmelidir. Başka da söze gerek yok. 
 
GÜNÜN SÖZÜ 
 
Gerçek aşk'ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar. Mevlana
 

Yazarın Diğer Yazıları