GÖZÜMÜZE batan onca haberlere bakarken, hayatın ne denli “ucuz” ne denli “karamsar” olduğunu görüyoruz.
İnsanoğlu, hayatı kendi kendine zehrediyor..
“Siyanür” ile ölüm veya intihar vakaları kabul edilebilir durumlar değil.
Hiç bir neden Antalya’daki o küçük bedenlere kıymayı meşrulaştıramaz.
Babanın yaptığı düpe düz “cinayetler serisidir.”
Allah bildiği gibi yapsın.
***
..Ve gelinen noktada;
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz.
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı.
Diplomamız bol ama sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı.
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz.
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz.
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz.
Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik.
Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz.
Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik.
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık.
Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemedik.
Havayı temizledik ama ruhları kirlettik.
Atomu parçaladık fakat önyargılarımızı yıkamadık.
Çok yazıyoruz ama az gelişiyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz.
Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla…
Gelirimiz arttı; karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı; dostlar eksildi.
Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı.
Dünya barışı deriz ama silahlanırız.
Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız.
Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı;
Güzel evlerin yuva olamadığı;
Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu günlerde yaşıyoruz…