HAYATA başlamanın, yaşamanın, ölmenin bir zamanı var.
Hiç bir şey zamansız olmaz.
Kader dediğimiz çizgimizde ne yazıldıysa onu göreceğiz, onu yaşayacağız.
Kader, alınyazısı, kişinin doğduğu andan itibaren hayatını etkileyecek olan ezeli takdirdir.
Kaderin görünmez izinin bizi nerede, nasıl ve de ne şekilde etkileyeceğini bilmeden tebelenip duruyoruz.
Alın yazısı kişiyi ne yöne sürükleyecek, nasıl bir hayat yaşatacak, ne şekilde nasıl ve nerede son nefesini verdirecek tahmin edilemez ve bilinemez.
Bu dünyada, nefes aldığımız andan itibaren kader çizgimiz o bilinmez ve değiştirilmez iz’inde yaşamımız devam eder.
Yaşam, zaman olgusu içinde koşuşturmadan ibaret hayat mücadelesi vermek değil midir?
Bu mücadele içinde “Kader çizgisi”nin derin yarıkları, pürüzsüz düz tepeleri, parlak ışıklı alanları veya karanlık sesiz kuytu köşeleri hepsi hayatımızı etkileyen unsurlardır.
Bunların sırasını bilmeden yaşamımızı sürdürüyoruz.
Gün gelir hayat mücadelesinin bir faktörü olan para veya sağlık için mücadele edersin, gün gelir sefasını sürersin.
Hayatımızın nasıl bir yaşam içinde devam edeceğini bilemiyorsak, kaderimizin çizmiş olduğu görünmez çizgileri takip ederek yaşıyorsak ve ruhumuzun bedenden çıkışı olmadık bir anda ve olmadık bir zamanda gerçekleşiyorsa yaşam sürecinde biz ne yapmaya çalışıyoruz.
Neden bu hırs, mücadele, istek, arzu, çirkinlik, sessizlik, kötülük neden?
Sonu bilinmez bir yolculuğa çıkıyoruz doğduğumuz andan itibaren.
Bizim yapabileceğimiz tek şey var aslında; ruhun bedenden ayrılacağı ana kadar güzelliklerle dolu, mutluluk bir şekilde yaşamaya çalışmak.
Mutluluk dediğimizde her insanın aklına tek mutluluk aracı olan para geliyor.
Parasız mutluluk olmaz deniyor.
Aslında kişilere ve bulunduğu yere göre bu tür düşünceler de var olabilir, doğru da sayılabilir.
Ama mutluluk sadece para değildir. Güneşin sıcaklığını hissetmek, rüzgarın uğultusunu dinlemek, yağmurun sesini duymak, denizin dalgalarını seyretmek, kuşların cıvıltısı, fidanların filiz vermesi ağaçların yapraklarını dökmesi, çocuğunun saçını okşamak, torununu parka götürmek bunların hepsi mutluluk verecek değerlerdir.
Ama bizler, Hz. Adem’ den olma insanoğlu bu dünyanın bütün değerlerini görmezden gelip sadece hayatımız için yaşamda her şeyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz.
Kaderin görünmez izinin seni nerede, nasıl ve de ne şekilde etkileyecek olduğunu bilmeden nedendir, neden bu koşuşturma.
Kaderimizi, alın yazımızı değiştiremiyoruz.
Öyleyse kaderimizi iyi yönde etkileyebilecek bir yaşam sürmek için aklımızı ve insanoğluna mahsus olan, bizi diğer canlılardan ayıran zekâmızı kullanarak yaşamaya çalışalım.
İşte o zaman hayatımızın nasıl ve ne şekilde süreceğini, hangi şekilde son bulacağına belki biraz tahmin ederek yaşayabiliriz.
Gelin bugünden tezi yok, hayatımızı, yaşantımızı yeniden gözden geçirelim.
GÜNÜN SÖZÜ
Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü. Yunus Emre