TOPLUMUMUZ her durumdan vazife çıkardığı gibi, her olaydan da nem kapar bir vaziyete geldi.
"Bugün ak diyenlerin yarın kara demeleri artık olağan bir durum" oldu.
Gelinen noktanın vahamiyeti apacık ortadayken, hâlâ "her nabza göre şerbet" dağıtmaya devam ediyoruz.
İşin en önemlisi de sosyal medya üzerinde insanların zihinlerindeki "gerçek kişiliklerini" açığa vurmasına rağmen, bunu gerçek yaşamına yansıtmamaları da inanılır gibi değil.
Gelelim asıl konumuza...
Ülkemizde binlerce futbol kulübü var. Zaten tek yaptığımız spor (!) dalı futboldur, onu da yaparken "elimize yüzümüze bulaştırıyoruz."
80 milyonu aşkın nüfusumuz var ama, daha doğru dürüst milli takımlara sporcu dahi yetiştiremediğimiz gibi, 3-5 milyonluk ülkelerden sporcu ithal ediyoruz.
Sonra da çıkıp "biz büyük devletiz, büyük milletiz naraları" atıyoruz...
Sorun alt yapıda mı, devlet politikasında mı, yoksa biz bireylerde mi?!
Sanki "son şık" daha doğru gibi geliyor.
Çünkü; bizler futbolu seviyor gibi görünür, ama takım taraftarlığı için futbolu gözümüzü kırpmadan öldürebiliyoruz.
Özellikle de 3 büyükler (!) diye tabir edilen İstanbul kulüplerinin uğruna "yaşadığımız kentlerin futbol kulüplerini dahi çok rahatlıkla harcayabiliyoruz."
Mesela etrafınıza şöyle bir bakın. Hatta etrafınıza değil, içinizdeki hissiyati düşünün, Kayseri'deki futbol kulüpleri dura dura neden İstanbul takımlarını destekleriz diye adalet kerazinize (varsa tabiki) koyun.
İnanın buna siz bile şaşıracaksınız. Evet, "İstanbul takımları ayrı, kendi takımlarımız ayrı...." diyenleriniz mutlaka vardır.
Hatta "Önce kendi takımımız sonra İstanbul takımları..." tezini savunanlar
bile olacak.
Ama bunun sadece göstermelik, etrafa şirin gözükmekten öteye gitmediğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Şöyle yakın zaman dilimine dönün Kadir Has Stadı'nda koca koca adamların İstanbul takımlarını nasıl destemleyip, nasıl alenen "yaşadıkları kentlerin takımlarına tavır koyduklarını" mutlaka görmüşsünüzdür.
Sözün özü; konu "takım taraftarlığı" ise "futbol sevgisi" bizim için hikaye. Bir de İstanbul takımlarına gönül vermiş iseniz, şehir takımları olsa da olur, olmasa da...
Ama böyle olmamalı, bu gerçek değişmeli, öze dönülmeli.
Açıkçası bu anlamda "yeni nesilden" çok umutluyum...