Metin Kösedağ

Doğruyu yanlış kişi savunursa!

Metin Kösedağ

HAYAT tarızınız kişiliğenize yansır.
 
Kişiliğiniz karakterinizi oluşturur.
 
Oluşan karakteriniz hayatınıza yön vermeye yardımcı olur.
 
Ne iş yaparsanız yapın, “baskın” bir karakter iseniz o işi yapma oranınız daima yüksek olur.
 
Etrafınıza bakın; Ailenize, Arkadışınıza, Dostunuza, Ahbabınıza;
 
Hepsinin birer karakter yapma gayreti söz konusu.
 
Elbette karakter yapma ya da oluşturma “zorla” olacak bir şey değil.
 
Kişinin göstermeye çalıştığı karakter farkılıdır, karşından görülen farklıdır.
 
Her kişide farklılık gösterir.
 
Bazen de kişinin üzerine başkaları tarafından “kendi istedikleri” karakter elbisesi giydirilir.
 
Aslında onlar o karaktere sahip değiller.
 
Sırf sahipleri istediği için o karaktere girmek zorunda bırakılırlar.
 
Nedeni;
 
-Maşa olmayı tercih ettikleri için;
-Kullanmaya elverişli oldukları için;
-Kişilik bozukluğu yaşadıkları için;
-Bulundukları konumları kaldıramadıkları için;
-Yapay bir hayat tarzı seçtikleri için...
 
***
 
Bunları istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. 
 
Ama; özellikle baskın karakter insanların son dönemlerde çoğaldığını görüyoruz.
 
Etrafımızda sırf yüzsüzlüklerini “baskın karakter” olarak yutturmaya çalışan insanlar var.
 
Bütün insanların karakterleri aynı değildir.
 
Bu yüzden örgüt ve ideolojiler; kendilerine en uygun insanları seçerler ve test ederler.
 
Bu testi geçemeyen insanları ya tamamen dışlar ya da belli kademelere getirmeyerek daha alt kademede değerlendirirler.
 
Öyle ki, hayat tarzları farklı olan insanlar, bir olaydan, bir gelişmeden “kendine pay” çıkarır ve yeni bir yol çizer.
 
Tutarsa; amenna, tutmazsa yine kendi özüne dönmek zorunda kalırlar.
 
Bir de işin “doğru yaşamadan”, “doğruları savunur” gibi görüme tarafı var.
 
Ve bunu yıllarca maalesef kullananlar var.
 
Etrafımızda bunlardan bolca da mevcut.
 
Yaşayış tarzları, kişilikleri, ahlak yapılarında zerre kadar değişim yaşanmazken, “etrafa ayar verme” edebiyatını da hiç elden bırakmazlar.
 
Buraya kadar anlatmak istediğim şudur: 15 Temmuz ihanetinden sonra süregelen hadiseleri şöyle bir gözden geçirin. 15 Temmuz’dan önce nelerle uğraşanlar, bugün nelerle vakit geçiriyor.
 
O günkü durumları ile bugünkü durumlarını karşılaştırın ne demek istediğimi anlarsınız.
 
Bunu anlamak için de fazla uzağa gitmeye gerek yok, herkes en yakınına, ailesine, arkadaşına ya da meslektaşına baksın, yeter!...
 
GÜNÜN SÖZÜ 
 
Velhasıl kelam.. Hissettiğin kadar kalbinde, söyleyemediğin kadar dilindedir.

Yazarın Diğer Yazıları