Zihinsel israfa bakın, Kuranı kendi anladığı dilden okuyup anlayıp kendilerini koruyup kurtaracağı yerine, anlamadan sadece anlamadığı kelimeleri seslendirerek hatim yaptığını zanneden Müslümanlara, şu soruyu sormak lazım değimlidir. Anlamadınız, anlamadığınızı nasıl hayatınızda yaşayıp amele, sevaba çevireceksiniz. İslam’a ve Kurana uygun olmayan okumadan yaptığımız amelimiz ortada. 1/Fatiha 5 “Rabbimiz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.”
Hem her kıldığımız namazın her rekatında bunu okuyacağız, sonrada Allahın gönderdiği dine ilave yapanları dine ortak edeceğiz. Nasıl mı, Mezhep görüşlerini dine ilave edenlerin söylediklerini, şu mezhebe göre şöyle demiyorlar mı? Bizim tarikata gelmezsen, bizim şeyhimize bağlanmazsan şeytana bağlanırsın demiyorlar mı? Allah Kuranda, Kuran İslam’ını temsil edenlere insan olun, Kuran İslam’ını hayatınızda yaşayıp uygulayın diyor. Tamam, cami, minare yaptırıyoruz güzel, hacca, umreye gidiyoruz da aç, susuz, perişan, benzi solmuş çeşitli hastalıklarla uğraşan, evsiz yuvasız fakir fukara yanınızda dolaşırken nasıl ibadetleriniz ve duanız Allaha ulaşacaktır. İstediğiniz kadar uydurma olan çeşitli namazları kılınız, hem Allahın koymadığı namaz çeşitlerini uyduranlara uyup ortak koşacaksın sonrada Fatiha’yı ve diğer sureleri namazda okuyacaksınız. Birbiriyle çelişiyor her gün o okuduklarımız yüzümüze çarparak amel defterimize kaydediliyor. Sorduğumuz zaman herkes birbirinden şikayet ediyor. Baba oğuldan, anne kızından, kardeş kardeşten, akraba akrabadan, komşu komşudan, alıcılar esnaftan hep şikayetçi ve birbiriyle mahkemelik ve küs bu halde kendimizi kandırıyoruz. Rivayete göre Resulümüz şöyle uyarmış, “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. İman etmeyince de cennete giremezsiniz.”
Buyuran Resule uymuş muyuz? Yine, komşusu, komşusundan emin olamayan mümin olamaz demiş. Resulümüz, Barbar bağırıyoruz, Resulümüz/Peygamberimizi sevdiğimizi söylüyoruz da, ama Resulümüzün Eminlik sıfatına uygun yaşantımız var mı? Allahın emrine, Resulün sünnetine uygun zekat, sadaka, yardım verelim o zaman bakın fakirlik, dilenme ortada olacak mı? İhtiyaç sahiplerinin haklarının üstüne yat, sonrada onları çeşitli yerlere diz, beklide sevmediği makarnayı, yağı, zeytini ve benzerlerini vererek merhamet tellallığı yapmaya kalkış. Din Allahın Kuranına teslim olmasın, geleneklere, uydurma çakmalara teslim olsun, bunlara karşı sesini çıkartma ve onları kendine din edin, sonrada namaz kıl, oruç tut, hacca ve umreye git kurtulduğunu zannet. Kuranı hayatına sokma, emirlerine uyma, arkasından sevap bekle. Kuranı okuyoruz ya deniyor, okuyoruz ama, hangi emirlerini düzgün yapıyoruz. Kuranın emirlerini hayatımızın dışına itmiş ve kulak ardı yapmışız. Deniyor ki, kime inanalım, kime inanacaksın, Allaha ve gönderdiği Kuran İslam’ına teslim olacaksın. Çünkü Kurandan hesaba çekileceğiz, mezheplerden, tarikatlardan, uydurma iftira olan hadislerden değil.
43/Zuhruf 44 “Doğrusu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür. Ahrette Kurandan sorumlu tutulacaksınız.” Bende bazı hadislerden misal veriyorum, Kuranla/İslam’la çelişmemeli ve Kuranda olmayan ibadetleri uydurup, Resulümüz dedi denmemeli, denirse şirk ve ortaklık olur. Kalplerimiz kilitli mi bakalım 47/ Muhammed 24 “Onlar Kuranı düşünmüyorlar mı? yoksa kalpleri kilitlimi?” Hep beraber kalplerdeki kilidi, dilimizde Kuranı anlayarak açalım.