Dua yalvarıp yakarmak, Allaha sığınmak, Allah’la kul arasında iletişim bağ kurmaktır. Allahtan kula merhamet, bağışlama, koruma, affetme, kuldan ise Allaha yalvarıp sığınmadır. Kurana göre, dua eden insan basiretli, bilinçli olmalıdır. Açık sözlü, samimi olup, kimden neyi istediğini bilmelidir. Allaha göre Kuranda her önüne gelenden veya getirilenden dua istenmez.
Yani Allah’ım, Peygamberimizin, Peygamberlerimizin, şu kişinin, şu yatırın, şu şeyhin, şu gavsın, şu mübarek günün, şu iyi kimselerin gibi benzeri dualar doğru değildir. 2/Bakara 186 “Kullarım sana, beni sorduğunda söyle onlara, Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin duasına/dileğine/isteğine karşılık veririm. O halde kullarımda benim davetime uysunlar ve Bana inansınlar ki, doğru yolu bulalar. Duada ilk önce yapılacak fiili dua, kul Allahın kendisine emanet verdiği imkanları, yapacağı her hani bir şey için sonuna kadar kullanacak ve yarabbi ben bana düşen imkanları kullandım, sende kabul edensin sende kabul buyur denmelidir. Genelde insanlar dua ederken, kendilerine düşen imkanları fiili olarak kullanmadan, sadece Allaha haşa emir verircesine, Allah’ım şunu yap deniyor. Hemen şunu diyorlar, biz öyle demek istemiyoruz, Allahtan istiyoruz.
Elbette Allahtan istenecek, ama Allah kanunlarına göre iş yapar. Önce siz kendinize düşen fiili imkânları, tedbirleri alın ve sonra da Bana dua edin buyuruyor. Mesela, Allah versin deniyor, Allah her şeyi vermiş yeryüzünde ve gökyüzünde, siz onları almak, bulmak için ne gayret gösterdiniz, hangi tedbirleri aldınız, nasibinizi aramak için çalıştınız mı? Allah saptırmasın, haşa, Allah kimseyi saptırmaz, saparsanız o sizin tercihinizden dolayıdır. Allah kötü yollara düşürmesin, Allah bozmasın, Allah kötü kader yazmasın, Allah pişman etmesin, Allah huzurumuzu bozmasın, Allah utandırmasın, Allah şaşırtmasın, Allah sağlığımızı bozmasın, Allah vatanımızı böldürtmesin, Allah ezanımızı susturmasın gibi çok çeşitli yanlış dua öğretilmiş ve yanlış dua ediyoruz. Tamam da, müftüler, vaaz yapan hocalar herkes böyle dua yapıyor diyeceklere, peki siz nasibinizi, gayretinizi, tedbirinizi niçin kullanmadınız, Allah size düşen görevleri niçin yerine getirmediniz derse cevabımız ne olacaktır.
Duaya bakalım, hep Allahtan şunu yap, bunu yap diyoruz ve farkında olmadan Allah’ı suçlamış oluyoruz. Allah ayetlerinde ne açıklıyor. 42/Şura 30 “İyi bilin ki, başınıza gelen her musibet/kötülükler sizin yaptıklarınız yüzündendir. Bununla birlikte Allah birçoğunu da affetmektedir.” 4/Nisa 79 “Sana iyilik olarak ne gelirse Allahtan’dır. Kötülük olarak gelen de kendi yaptığınız yanlışlardandır. Biz seni insanlara elçi olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.” 28/Kasas 47 “Şimdi bunlar yapıp ettiklerinden dolayı başlarına bir musibet gelmiş olsa, Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, senin ayetlerine tabi olup mümin kimselerden olsaydık olmaz mıydı? Demesinler diye.” 39/Zümer 39 “De ki: Siz kendinize yakışanı yapın, ben de kendime yakışanı yapacağım, yakında anlayacaksınız.” Doğru dua, şöyle demeliyiz. Allah’ım bayrağımızı koruyup sahip çıkmayı nasip eyle, Ezanımıza sahip çıkmayı nasip eyle, Allah’ım pişman olmamayı nasip eyle, Allah’ım şaşırtmayanlardan olmayı nasip eyle. Nasip insanların gayreti, tedbiridir. Dikkat edersek duada, Allaha tek taraflı dua ediyoruz. Duada kendimizi fiili duamızı, duamıza katmıyoruz, duamıza nasip et demeyi unutmayalım.