Her türlü şirk/ortak koşmak Allahın uzak veya yetersiz sapık fikrine dayanır. Halbuki, Allah kullarına yeter ve kafidir. 39/Zümer 36 “Allah kuluna yetmez mi ki, onlar seni Allahın yanında bir takım kişilerle korkutmaya çalışıyorlar…” Bu uyarının ışığında Allah’la aralarına aracı koyanları uyaran ayetlere bakalım. 39/Zümer 3 “Şunu iyi bilin ki, saf ve katışıksız, sade arı duru din Allah’ındır. Allahın yanında birtakım evliya/dost edinenler, biz onlara, başka bir maksatla (Allaha şirk koşmak için değil) değil onlar bizi sadece Allaha yaklaştırsınlar diye aracı/kulluk ediyoruz derler. Allah onların aralarında konuştukları konularda hükmü verecektir. Çünkü Allah, hiçbir yalancı nankörü yoluna kabul etmez.” İnsanlar ne kadar mazeret uydurup biz şirk koşmuyoruz deseler de bu yetki Allaha ait olduğu için, Allah bu aracılığı şirk olarak kabul ediyor ve uyarı ayetlerini gönderip açıklıyor. 14/İbrahim 21 “Bir gün hepsi Allahın huzuruna çıkartılacaklar ve zayıf sayılanlar başkalarının peşinden körü körüne gidenler, peşinden gittikleri o, güya büyüklük taslayanlara diyecekler ki, biz dünyadayken hep sizin peşinizden gitmiştik. Şimdi bizi Allahın bu azabından azda olsa kurtarabilir misiniz? Onlar da, Allah bizi doğru yola eriştirseydi, bizde sizi eriştirirdik. Allah bize buradan çıkış yolunu gösterseydi bizde size gösterirdik. Ama artık sızlansa da, katlansak da bir şey fark etmeyecek. Çünkü kaçıp sığınacak bir yerimiz yok derler.” 14/İbrahim 22 ” Ve hüküm kesinleşip iş bitince şeytan (insan şeytanları) diyecek ki, Allahın size vaat ettiklerinin hepsi gerçekti. Ben ise size birtakım sözler verdim, ama verdiğim bu sözleri tutamadım. Aslında benim sizin üzeriniz de hiçbir yaptırım gücüm yoktu. Ben sizi sadece davet ettim, siz de benim çağrıma/davetime uyuyordunuz. Şimdi beni suçlamayın, kendinizi suçlayın. Şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Zaten daha önce siz beni Allaha şir/ortak koşmanızı asla kabul etmemiştim. Şu bir gerçek ki, şeytanın/insan şeytanlarının yolundan gidenlere acıklı bir azap vardır.” Uyarı devam ediyor ve şöyle uyarıyor anlayanlara. 7/Araf 3 “Rabbinizden size indirilen Kurana uyun. Allahın ve Kuranın dışında bir takım evliya velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.” Bilme ve tanıma iradesi bahşedilen insan, Allahın bu ve benzeri ayetlerini iyi kavrayıp, ahrete kendini hazırlaması gerekir. Allahın emirlerine karşı gelen insanlar, bunun bedelini elindeki değeri kaybederek öderler. Çünkü, cahilin dindarlığı arttıkça sapması da artar, zira gösterişçi dindarlık sahte kutsallar üretir ve o kişileri uçurumdan aşağı yuvarlar. Akıllı olan insanlar ağaçların gövde çapına değil, kökünün çürüyüp çürümediğine dikkat eder. Kökleri çürümüş ağaçlar ne kadar kalın olursa olsunlar, onları yıkacak bir fırtına mutlaka kopar. 7/Araf 173 “Ve birde, atalarımız daha önceden şirk/ortak koşmuşlar, bizde onlardan sonra gelen bir nesiliz. Şimdi batılı hayat tarzına dönüştürmüş olanların yüzünden bizi helak mı edeceksin? Dersiniz diye.” 7/Araf 174 “Belki öğüt alıp dönersiniz diye ayetleri işte böyle etraflıca açıklıyoruz.” Aslında Allah ile araya aracı koymak Allaha kulluk yapmaya yüzü olmamaktır. Şunu da unutmamak gerekir ki, hiç şüphesiz bu tuzaklar insanın Allaha değil, kendi aklına karşı kurduğu tuzaklardır. İman etme sadece bir sözleşme tazelemedir. Esas sözleşme Allahın insan vücuduna koyduğu fıtrat sözleşmesidir. İnsan kendi saf doğasına ihanet etmeden inkarda ısrar edemez.