Kemal Yavuz

Peygamberin yetkisi ve sınırı

Kemal Yavuz

(6/ Enam 66) Kur’an hak olduğu halde kavmin O’nu Kur’an’ı yalanladı. De ki: Ben size vekil, kefil değilim. Yine (6/ Enam 104, 107. 10/ Yunus 108 ve 11/ Hud 12) İyi bil ki, sen ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekil ve kefildir. Gibi.   (6/ Enam 106) Rabbinden sana vahyolunana uy. (21/ Enbiya 45) De ki: Ben, sadece vahiy ile sizi ikaz ediyorum. (29/ Ankebut 50) De ki: Mucizeler ayetler, ancak Allah’ın yetkisindedir. Ben ise ancak, sadece açık bir uyarıcıyım. (46/ Ahkaf 9) De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahiy edilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. Ayrıca yine peygamberler Allah’ın vereceği karara ve hazinelerine de ortak ve sahip değildir. (11/ Hud 31) Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmem. Ben bir Meleğim de demiyorum. Yine (6/ Enam 50 ve 10/ Yunus 49) gibi…

Peygamber ve peygamberler insanlığın en güzel problem çözücüleridir.  (4/ Nisa 59) Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız o konuyu Allah’a ve Resul’e götürün bu hem hayırlı hem de netice de daha güzeldir. Yine (4/ Nisa 83) Peygamber’in Allah’tan getirdiği vahyedir. Vahye yani Kur’an’a uymak, peygambere uymaktır. Peygambere uymak da, Allah’a ve vahye, yani Kur’an’a uymaktır.  

(41/ Fussilet 10) Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir konuda hüküm vermek, Sadece Allah’a aittir. İşte, bu Allah, benim Rabbim’dir. O’na dayandım ve O’na yönelirim. (6/ Enam 57 ve 114) gibi. Bu ayetlere göre anlaşılmalıdır. Çünkü ayetler, birbiriyle çelişmezler. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da şudur; Kuran sünneti de kapsar. Peygamberimizin en güçlü sünneti Kur’an’dır ve Allah’ın Kitabı Kur’an’nın bize tebliğidir.    
 * Resule, Elçiye, Nebiye ve Peygambere uyup, itaat ne demektir?

(3/ Ali İmran 132) Allah’a ve elçisine itaat edin ki, merhamet olunasınız. (4/ Nisa 80) Allah’a Elçiye itaat eden itaat etmiş olur. Biz Peygamber’imize niçin uyarız? Peygamber Allah’ın elçisidir. Allah’ın mesajını, vahiyi getiren kişidir. Vahiye uymak, hem vahiyi gönderen Allah’a ve de vahiyi getiren elçiye uymuş olur. Hz. Muhammed’e elçi denmesinin sebebi; kendisinin olmayan Allah’ın vahyini getirip insanlığa tebliğidir. İtaat edilmesi istenen kişi Peygamber’dir.  Peygamber kendisi namına değil, Allah namına konuşmaktadır. Vahiyi Allah’tan alıp, insanlara tebliğ edeceği için elçiye itaat, O’nu gönderene yani, Allah’a itaattir. Kur’an her insana ayrı ayrı vahiy edilmedi ki! İnsanlık Kur’an’ı Peygamber’imizden öğrendi. Allah Kur’an ile hüküm koydu. Peygamber de hadislerle ilave hüküm koyar denilirse o zaman iki tane din koyucu olur ve Allah ve Peygamber ortak yapımı bir din olmuş olur. (6/ Enam 114) Allah size kitabı detaylandırmış ve açıklayıcı bir şekilde indirmişken, Allah’ın dışında başka bir hüküm koyucu mu arayayım? Yine (66 / Tahrim 1) Ey Peygamber!  Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helal kıldığını sen niçin kendine haram ediyorsun? (5/ Maide 67) Ey elçi, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan Allah’ın elçiliğini ve Kur’an’ı tebliğ etmemiş olursun. (21/ Enbiya 45) De ki: Ben sizi yalnızca vahiy ile korkutuyorum. 

Peygamberimizin daha önce imanı bilmediği, doğru bir yolda olmadığı ayetlerle açıklanıyor. (93/ Duha 7) Seni sapmış bulup da doğru bir yola iletmedi mi? Yine (42/ Şura 52) İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahiy ettik. Sen Kitap nedir? İman nedir? Bilmezdin. Peygamberin imanı bilmediği dönem nasıl olur da, insanlara din diye takdim edilip örnek gösterilir.  

Bu ayetle Peygamberin helal koyamayacağını, İslam’ı ve dini Allah’ın emri Kur’an’dan öğrendiğini ve doğru yola ulaştığını açıklıyor. O zaman gerçek şöyle; Allah’ın Kur’an’ına karşı başka bir delil olamaz. Olması da söz konusu değildir. Allah’ın vermediği bir yetkiyi bizim, peygamberde olsa, vermemiz şirk olur. Biz din koyucusu değiliz.  

Müşrikler de önceden şöyle demişler: Beğenmedikleri ayetleri, Peygamberimizden değiştirip getirmesini istemişler. Eğer bu mümkün olsaydı, o zaman ayetler değiştirilirdi. (7/ Araf 203) Onlara bir ayet getirmediğin zaman, şuradan buradan derleyip getirseydin ya! Derler. Ben sadece Rabbimden bana vahiy edilene uyuyorum.

Bir de sıkça söylenen şu delilsiz mazerete, söze bakalım.  Bunları söyleyip de milletin kafasını karıştırma diyorlar. Tabi ki, bu ve benzeri asılsız söylemleri ilk önce geçmiş milletler, Peygamber’lerine söylemişlerdir. Nuh Peygamber’e itirazları: (23/ Müminun 24) Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık. Hud Peygamber’e itirazları: (7/ Araf 70) Dediler ki: Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın kulluk etmekte olduklarını bırakmamız için mi geldin? Salih Peygamber’e itirazlar: (11/ Hud 62) Dediler ki: Ey Salih, sen şimdi, babalarımızın yaptıklarından bizi engelleyecek misin? Şuayıb Peygamber’e itirazları: (11 Hud 87) Dediler ki: Ey Şuayıb atalarımızın kulluk ettiklerinden vazgeçmeyi yahut mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? İbrahim Peygamber’e itirazları: (26/ Şuara 74) Ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk. Yine (26/ Şuara 75,76) İbrahim dedi ki: İyi ama ister siz ister önceki atalarınız, neye kulluk ettiğinizi biraz olsun düşündünüz mü? Musa Peygamber’e itirazlar: (28/ Kasas 36) Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik.

Hz. Peygamber’e itirazlar: (34/ Sebe 43) Bu, sizi atalarımızın kulluk etmekte olduğunuz şeylerden alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir. Allah’ın rızasından korkmuyor insan ama ne yazıktır ki, insanların ve toplumun kınayıp dışlamasından korkuyor. (71/ Nuh 13) Size ne oluyor ki, Allah’a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz? (18/ Kehf 26) Allah kendi hükümranlığına, din koruyuculuğuna kimseyi ortak etmez. (49/ Hucurat 16) De ki: siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Böyle şeyleri söyleyip de milletin kafasını karıştırma diyenlere cevabı biz değil, Allah Kur’an’da bu ayetlerle cevap veriyor.

İnsanların şuur altı Kur’an dışındaki hurafe inançlarla doldurulmuştur. Allah Kur’an’daki 150’yi aşkın ayette bu konuyla ilgili insanları uyarmaktadır. Allah bunları yasaklamış, peygamber uyarmış ne önemi var? Yeter ki birileri şöyle demiş olsun falan… Ulema bu konuda şunu söylemiş. Ya sen ona bak mübarek!  Türbelere gidilip onlardan Allah’ın yanında yardım isteniyor ya, onların yüzü suyu hürmetine. Yatırların, veli, evliyanın aracılığı ile Allah’ın dualarımızı kabul edeceğine inanılıyor ya, sen ona bak. Allah’ın Kur’an’daki emri, peygamberin tavrı hiç de önemli değil.  Peki ya ölçü kaçtıysa, sınır aşılmışsa, Kur’an çizgisinden sapılmışsa o zaman ne olacak? Kaybeden o   insan olacak. Bu kadar inadın ve kör ısrarın sonu korkunçtur. Belki yanlış olabilir. “Bir Allah’ın emri olan Kur’an’a bakayım ve Peygamber’in tavır ve uygulaması nasıl, ona göre hayatım düzenleyim”, denilmesi lazımdır.                                            
(21/ Enbiya 24) Yoksa Allah’ın yanında Allah’la birlikte birtakım tanrılar mı edindiler?  De ki: Haydi delillerinizi getirin. İşte benimle beraber olanların kitabı ve benden öncekilerin kitabı. Ama onların çoğu hakkı bilmezler ve bu yüzden de yüz çevirirler. 

Yazarın Diğer Yazıları