Hadisi rivayet eden doğruysa, İbn Abbastır. Hadis “Hz. Peygamber bir gün, içindekilere azap edilen iki kabrin yanından geçiyordu ve onlara azap ediliyordu. Üstelik bu azap büyük günahlardan dolayı değildi. Bunlardan birisi idrar sıçramasından sakınmaz, diğeri de söz taşırdı. Hz. Peygamber onların neden dolayı azap edildiğini söyledikten sonra, bir taze hurma dalı alıp ikiye ayırdı ve her birini iki mezarın üzerine koydu. Bunu niye yaptığını sorduklarında, Hz. Peygamber, dallar kuruyuncaya kadar belki azapları hafifletilir şeklinde cevap verdi.” (Buhari, Cenaiz 81: Müslim, Taharet 111.)
7/ Araf 188. “De ki: Ben, Allah’ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç bir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” Bu ayete göre, Hz. Peygamber gaybı bilmez, peki mezardaki kişilere azap edilip edilmediği gayıp değil mi? Peygamber nereden bilecek. Kabirdeki yatanların mümin mi, kafir mi olduğu da belli değildir, bu da gaybdır. Eğer kafirlere aitse hurma dallarıyla günahlar hafifletilmez, yok eğer Müslüman’sa 53/ Necm 32. “Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizlikler den kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır…” Allah’ın ayetleri yerine hurafelere, Allah’a güvenip sığınılacağı yerde, hurma dalına sığınılmayacağını bize öğreten Peygamber bunları niçin yapsın, yapar mı, Peygamberlik sıfatı buna müsaade eder mi? Bu ve benzeri soruları sormadan önüne ne gelse kabul eden bir Müslüman olmaması gerekir.
Mezarlardaki Müslüman’lar için, Peygamberimizin , Allah’tan, onlar adına af dilemesi ve rahmet okuması yeterlidir. 14/ İbrahim 41. “Ey Rabbimiz amellerin hesap olunacağı gün beni, ana, babamı ve müminleri bağışla.” Bu ayete göre, Müslüman, Müslüman’a Allah’tan günahlarının affedilmesi için dua edecektir. Yalnız bu af dileme, hesabın görüleceği mahşer gününde olacaktır. Peygamber bu vahyi Müslümanlara tebliğ edecek ve dua ahrette olacak diyor, ama birileri bu vahye karşı, Peygambere yalan uydurarak, iftira edip, kabir azabı var dedirecek ve kabir’e hurma dalı koyduracak ve daldan yardım ve medet bekletecek. Fatiha suresinde ki 5, ayette, “Rabbimiz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım ve medet bekleriz.” Ayetini, ne yapacağız, biz demi dal koyacağız?
Bir Müslüman’ın, KUR’AN ’a ve sünnete uygun yapacağı dua, Müslüman’ın diğer bir Müslüman’a ölüsü ve dirisi için en güzel dua, Allah’tan affedilmeleri için yapılan duadır. Bu duayı hem Hz, İbrahim, hem de Hz, Peygamberin yaptığı dua budur. Hiç bir ayette kabir için dua yoktur, ama hesap günü ahret için vardır. Buradan şu sonucu çıkartabiliyoruz. Kabir azabıyla ilgili ne kadar hadis söylentisi varsa hiç birinin KUR’AN açısından değeri yoktur ve hepsi İslam dışı ve hurafedir. 11/ Hud 18. “Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir…” yine 6/ Enam 93; 16/ Nahl 116. Ayetler gibi. KUR’AN , ahret hayatı ve dünya hayatı olarak açıklama yapıyor, ama üçüncü bir hayat olarak kabir hayatından bahsetmiyor. Şunu da aklımızdan çıkartmayalım ki, Allah’ın ayetleriyle, Hz Peygamberin hadisi eğer çelişip zıtlaşıyorsa, böyle hadis, hadis olmaz ve olamaz, Peygamber de böyle bir söz yani hadis söylemez.