Lokman 16 “Yavrucuğum, yaptığın bir iyilik veya kötülük, bir hardal tanesi kadarda olsa, üstelik bir kayanın içinde saklı olsa veya göklerin ve yerin derinliklerinde kaybolsa, Allah onu ortaya çıkartır. Çünkü Allah, ilmiyle her şeye gücü yeten ve her şeyden haberdar olandır.” Lokman 17 “Yavrucuğum, namazı kıl, iyiliği emret, kötülüklere engel ol, başına gelen sıkıntılara sabırla mücadele ederek göğüs ger. Çünkü bunlar kararlılık ve direnç isteyen işlerdir.” Lokman 18 “İnsanlara karşı kibirlenip onlardan yüz çevirme, yeryüzünde çalım sayarak yürüme, çünkü Allah, kendini beğenmiş kibirlileri sevmez.” Lokman 19 “Yürüyüşünde mütevazi, davranışlarında hep ölçülü ol. Konuşurken de sesini yükseltme. Çünkü seslerin en çirkini eşeğin sesidir.” Hz. Lokman oğluna yavrucuğum diye yumuşak davranarak örnek oluyor. Bizim örnekliğimiz nasıl oluyor, haydi oğlum şuna bir söv, seni öldürürüm, döverim, asarım keserim gibi kendinden uzaklaştırıcı ve insanlığın kabullenmeyeceği hareketlerle örnek oluyoruz. Bunlar yerine Kuran ahlakına uygun yaşam oluşturup çocuklarımıza örnek olsak, kazanan hem biz, hem milletimiz, hem de tüm insanlık olacaktır. Önce biz hayatımızda yaşayıp sonra yaşantımızla örnek olacağız. Hz. Nuh’ta oğluna 11/Hud 42 “…Yavrucuğum gel, bizimle beraber gemiye bin kafirlerle beraber olma dedi.” 61/Saf 2 “Ey iman edenler, yapamayacağınız şeyleri niye söylüyorsunuz.” Uyarmakla birlikte en önemlisi güzel bir model örnek olmaktır. Allah, Kuranda gerek aile arası, gerek çocuklarla tartışmak yerine, karşılıklı istişare yapmak daha iyi ve sonucu olumlu olur. Çünkü çocuklar pek çok davranışı ebeveynlerinden ve toplundan öğreniyorlar. Bozuk bir toplumun ne modelliği nede, hayırlı yolu olur. İman ve küfür genetik değildir, Kuran bunun örneğini verir. Hz. Nuh ve oğlunu, Hz. İbrahim ve babasını, Hz. Lut ve hanımını, inanan Asiye, kocası Firavun kimseden kimseye DNA geçmemiştir. Vahiy hikmetin özüdür, hikmetse Kurandır. Öyleyse evlerimizi hikmet/Kuran evi yapalım, anlamadan yüzüne okumak değil, anladığımız dilden anlayarak okursak, anladıklarımızı hayatımızda yaşarsak sevap alırız, yaşanmazsa ne sevabı?