Mübarek Ramazan ayı geldi. Vatandaş günler öncesinden yiyecek, içecek telaşına düştü.
Yıllardır vatandaşın muzdarip olduğu bir konu var. Ramazan ayı yaklaştığında gıda ürünlerindeki fahiş fiyat artışı.
Bu yıl da aynı durum daha da artarak yaşanıyor. Domatesten bibere, et, süt aklınıza ne gelirse fiyatlar el yakıyor, cep yakıyor.
Özellikle akaryakıt ürünlerinin aşırı artması meyve, sebze başta olmak üzere gıda fiyatlarını uçurdu.
Markete giriyorsunuz domates 20 lira, biber 40 lira. Vatandaş asgari ücretle nasıl sahur yapacak, iftarda ne yiyecek anlamak güç.
Diyanet fitre miktarını açıkladı günlük 40 TL. Yani bir kişinin günlük karnını doyurabilmesi için gereken rakam. Bu durumda dört kişilik bir ailenin aylık sadece doyması için gereken rakam diyanete göre 4.800 TL.
Asgari ücret 4.253 TL. Bu rakamın içinde kira var, yakıt var, giyecek var, eğitim var, tedavi var.
Yani anlayacağınız hükümetin asgari geçim rakamlarını diyanet bile kabul etmiyor.
Diyanet bu rakamı açıklarken ramazan ayının başındaki fiyatları esas alarak hesaplama yapmış.
Öyle bir dönemdeyiz ki marketlerdeki fiyatların günde iki defa değiştiği oluyor. Diyanet böyle bir durumda ramazan ayının ikinci yarısında fitre bedelinde güncelleme yapacak mı merak ediyoruz.
Tamam ekonomik bir kriz var, savaş ortamı var, hiper enflasyon var. Fakat fırsatçılık ve vicdansızlıkta var.
Ramazan ayı geldi, vatandaş istese de istemese de gıda ürünü almak zorunda. Gün bu gün zihniyetinde olan esnafımız da yok değil.
Fiyatlara bir lira zam geldi ise iki lira zam koyan, şu ürün biraz azaldı dendiğinde anında etiketleri değiştiren, stokçuluk, karaborsacılık yapan da bizim esnafımız.
Gıdada hükümetin yaptığı K.D.V. indirimini etiketlere yansıtmayan da bizim esnafımız.
Mal arzında sıkıntı var, gıda bulunmuyor, sattığımızı yerine koyamıyoruz, vadeli alım kalktı nakde döndü endişesi otomatik olarak etiketlere yansıyor.
Ama ürünlere gelen vergi veya fiyat indirimleri aynı hızda etiketlere yansımıyor.
İster toptancı olsun, ister perakendeci içerisinde bulunduğumuz kriz ortamından faydalanarak haksız kâr elde etmeye çalışmak dinin neresinde var.
Bütün esnafı, tüccarı, marketi, toptancıyı zan altında bırakmak gibi bir niyetimiz yok.
Bakıyorsunuz çarşıya pazara, birbirinin muadili olan ürünler bir yerde 5 lira başka bir yerde 10 lira.
Kilosu 30-40 liraya da tatlı var, 200 liraya da tatlı var. Aradaki fark sadece kullanılan malzeme miktarı ve kalitesi mi ? Yada doymak bilmeyen para kazanma hırsımız da etkili mi fiyatlarda.
Özellikle gıda sektöründe faaliyet gösteren esnafımızı bu günlerde biraz daha insaflı olmaya davet ediyoruz.
Maliyetleriniz arttı, işçilik ücretleriniz, enerji ücretleriniz, kiralarınız arttı ama vatandaşında imkanı bir yere kadar. Birazda kendinden ve kazancından feragat etmek gerekir böyle dönemlerde.
Sen belki gün bu gündür diye 80 liraya aldığın peyniri 120 liraya satıyorsun ama, akşam eve giderken uğradığın manav da sana aynısını yapıyor.
Eskiler anlatırlar ; çok eski dönemlerde ülkemizde ticaret gayri müslimlerin elinde olduğu dönemler de ramazan ayı gelip çattığında bu esnaf fiyatları düşürürmüş. Ahali akşama kadar aç geziyor, oruç tutuyor sahurda iftarda canı çeker, yemek ister diye gıda fiyatlarını düşürürlermiş.
Yine tekrarlıyorum bütün esnafımız aynısını yapmıyor fakat fırsatçılara serzenişimiz. Bu gayri müslim esnaflar kadar vicdanınız yok mu, biraz insaf.