İnsanların hayata hazırlanmasında temel faktör aile ve öğretmenlerdir. Öyle ki öğretmenler eğitimden yaşam tarzına, kişinin giyiminden hareket ve tavırlarına, aile hayatından bireysel ilişkilerine kadar her alanda çevresine mesajlar vermektedir. Tüm bu yönleriyle kişinin zekâsıyla duygularını, yani kafasıyla kalbini birleştirerek, kişinin kendisini gerçekleştirmesini sağlayan motor güçtür öğretmen. Öğrettiğinden ziyade, yetiştiren, eğiten, terbiye eden, öğrencisinin içindeki cevheri sabırla açığa çıkaran ve işleyendir.
İlk emri “oku” olan bir dinin ve bu düşünceden beslenen medeniyetin mensupları olarak bizim için, öğrenmenin ve dolayısıyla öğretmenlerin ayrı bir önemi bulunmaktadır. Pek tabi yaşamış en iyi örneği "Ben sadece muallim olarak gönderildim" buyuran, örnek şahsiyeti, hâl ve ahlâkı ile engin bir deryâ olan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed SAV’dir. O’ki okulsuz, kitapsız, cahil bir topluma gelmiş, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’i öğretmiş insanları puta tapmaktan vazgeçirmiş ve tek Allah'a inanmalarını sağlamıştır. Peygamberimizin ilmi teşvik eden pek çok hadis-i şerifi vardır. Bunlardan birkaçı şöyledir: “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.”, “Her şeyin bir yolu var. Cennetin yolu ilimdir.”, “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.”, “Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.” İlim öğrenmek dinimizce bu denli önemli olduğundan öğretmenlik mesleği de insanlık için son derece kutsal bir vazifedir.
Hayatının her döneminde bilim ve eğitimi baş tacı yapmış, milletin asıl kurtuluşunun eğitim ve bilimden geçtiği bilincinde olmuş olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu düşüncelerle 1921 yılında topladığı Maarif Kongresinde yani İstiklal Harbi’nin en sıkıntılı günlerinde eğitimi "kazanılması gereken ikinci savaş" olarak tanımlamıştır. Bu uğurda 11 Kasım 1928 tarihinde eline kalemi alarak halka yeni Türk harflerini öğretmek için işe koyulmuştur. 24 Kasım 1928 tarihinde kendisine “Başöğretmenlik” unvanı verilmiş, doğumunun 100. yılına denk gelen 24 Kasım 1981 tarihine gelindiğinde ise bu günün ülke çapında “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir. “Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmenlerdir” diyen Atatürk’ün tahta başında yeni harflerin tetkikini gerçekleştirdiği o ölümsüz meşhur fotoğraf karesi şehrimiz Kayseri’ye aittir.
Ben de 1971-1980 yılları arasında Kayseri Lisesi’nin efsane Müdürü Mahmut Taşkın’ın daveti üzerine Kayseri Lisesinde İngilizce, Sümer Lisesinde ise İngilizce ve Sanat Tarihi derslerinde vekil olarak öğretmenlik yapma şerefine eriştim. Bu 9 yıllık öğretmenlik hayatım müddetince öğretmenliğin ne kadar kutsal bir vazife olduğunu, öğretmenlerin sonsuzluğu etkilediğini, öyle ki bu etkilerin nerede son bulacağını öğretmenlerin dahi bilemeyeceklerini anladım. Bu nedenledir ki aslında yılda 1 defa değil, 365 gün kutlanması gereken gündür.
Bu vesileyle şehir merkezlerinden en ücra köylere kadar vatanın her köşesinde görevlerini özveriyle yerine getiren, geleceğin şekillenmesine yön veren tüm öğretmenlerimizin eğitim camiamızın “24 Kasım Öğretmenler Günü” kutlu olsun. Emekli olmuş öğretmenlerimizle şehit ve gazi olan öğretmenlerimizi de şükranla anıyorum.