Su; hayatın devamı için 'başka alternatifi olmayan' ve 'insan eliyle üretilemeyen' en stratejik yaşam maddesi. Şöyle ki; bedeninin %60’ı sudan oluşan insanoğlu ağırlığının % 10’u oranında su kaybettiğinde bilincini, %11’i oranında su kaybettiğinde ise hayatını kaybetmektedir. Yani ne benzine, ne gaza, ne de elektriğe benzer bu. İnsan aç da kalır, soğukta da yaşar da, su içmeden yaşayamaz.
İçme suyu için her gün mayınlarla dolu sınırı aşarak Gambiya'ya giden Afrika’lıları duymuşsunuzdur. Ya da aşırı su tükettiği gerekçesiyle Avustralya'da katledilen 5.000’e yakın deveyi! Bu nedenle dünyada yaşanan çatışmaların ana ekseni petrol gibi görünse de geri planda su kaynakları ile ilgili ciddi bir savaş havası var.
Lakin yeryüzündeki tatlı suların sadece '% 0.2'si 'kullanılabilir ve içilebilir' niteliktedir. Bu nedenledir ki dünya nüfusunun '%25’lık kısmı aşırı susuzluk” çekmektedir. Hatta bu durumun '2030 yılında %40 seviyelerine' çıkacağı tahmin edilmektedir. Dünya nüfusu son '60 yılda 3 milyardan 8 milyara' ulaşmış ve günümüzde tüketilen su miktarı '80 yıl önce tüketilenden 4 kat' daha artmışken, bu istatistiksel metaverileri akla ve mantığa aykırı bulan yoktur.
Dünyada gidişat böyleyken, ülkemizde bugün “suya olan talep, su arzını aşmış” durumdadır. Bugün itibarıyla ülkemiz “su stresi” yaşayan ülkeler kategorisindedir. Su talebine olan bu yoğun talep ile doğadan elde edilebilen içilebilir su arzı birbiriyle ters orantılıdır.
Küresel ısınma ve iklim değişikliklerinden kaynaklanan kuraklık ve ekolojik karmaşa da cabası. Meteorolojik veriler ülkemizde 2023 su yılı yağış miktarının normal değerlere göre % 6 oranında düştüğüne, yağışların azalmasıyla meteorolojik kuraklık tehdidinin büyüdüğünü ve ülkemizin ¾’ünün kalıcı kuraklığa sürüklendiğine işaret etmektedir. Gerçekten de bakınız, ocak ayının ortasına geldik ne öyle bir kar var, ne de yağmur.
Bunlara ilaveten sanki tüm bunlara inat evde, işte her yerde korkunç miktarda suyun israf edildiğine de şahitlik ediyoruz.
Su kullanımının büyük bir kısmı tarımda olan ülkemizde tarım için kullanılan '33 milyar m3 suyun 19 milyar m3’ü' , yani 'tüketilen yarısından fazlası' vahşi sulamayla israf edilmektedir. Bu ve benzeri bilinçsiz su kullanımları ülkemizde “her 4 kişiden en az 1’inin” su israfına karşı duyarsızlığını göstermektedir.
Ancak duyarsız davranarak 'geleceğimizin temiz suya erişim hakkını gaspetmeye' ve 'onların olanı tüketmeye' hiçbir hakkımız yok.
İşte tüm bu sebeplerle; su israfını engellemesi ümidiyle motto haline getirerek içselleştirmemiz için altını çizerek vurguluyorum ki; 'Damlaya damlaya yok olur!'