Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kredi kartlarıyla ilgili yaptığı açıklamada 'tüketimi’ kısıtlamak, bir başka deyişle ‘ekonomiyi soğutmak’ için yeni yöntemler arayışında olduğunu söylemişti.
Böylelikle, kredi kartı taksit sınırlandırılması yapılacağı konuşuluyor. Bakan Şimşek konuyla ilgili şöyle demişti; ‘Dünyada kredi kartına taksit uygulayan tek ülkeyiz. Bu uygulamalar vatandaşın gelirinden fazla harcamasına neden oluyor, bu iyi bir şey değil.’
Bu karar, tüketiciler ve sektör temsilcileri tarafından farklı şekillerde yorumlandı. Bazıları, bu kararın tüketiciyi korumaya yönelik olduğunu ve aşırı borçlanmayı engelleyeceğini savundu. Bazıları ise bu kararın tüketiciyi kısıtlayıcı olacağını ve ticari hayatı olumsuz etkileyeceğini öne sürdü.
Peki, bu uygulama tüketiciyi korur mu?
Kredi kartı taksit sınırlaması, tüketiciyi korumaya yönelik bir karar olarak değerlendirilebilir. Taksit sayısı arttıkça, tüketicilerin borçlanma riski de artar. Bu nedenle, taksit sürelerinin sınırlandırılması, tüketicilerin daha dikkatli harcama yapmasına ve aşırı borçlanmaktan kaçınmasına yardımcı olabilir.
Taksit sınırlaması hayatımıza kademeli olarak giriş yapacak. Önce taksit sayıları düşebilir. Bazı ürünlerde ise hepten taksit kalkabilir.
Bazı insanların taksit sınırlamasına tepki göstermesi ise gayet normal. Çünkü açlık sınırı 16 bin 483 TL’ye yoksulluk sınırının da 46 bin 837 TL’ye çıktı. Yeni asgari ücret ise 17 bin 2 TL. Artan enflasyonu göz önüne alırsak, yeni asgari ücret ile vatandaş sadece 2 ay rahat edebilecek.
Sonrasında ihtiyacını karşılamakta zorlanacak ve taksit yapamadığından ötürü, giysi ve yiyecek gibi en temel ihtiyaçlarını tam anlamında karşılayamayacak.
Taksit sınırlaması tek başına yeterli değildir!
Bu bağlamda tüketicilerin finansal okuryazarlığını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Tüketiciler, aldıkları kredinin taksitlerini ödeyemeyecek durumda kaldıklarında ne yapmaları gerektiğini bilmeli ve bu konuda gerekli önlemler alınmalıdır.