STK’lar önemli ve etkin kuruluşlardır. Sivil Toplum Kuruluşları’dır.
Bu önem, seçimlerde vazgeçilmez ziyaret adresleri olarak daha belirginlik göstermektedir.
Eğer seçim varsa ve yakın ise STK’lara ziyaretler yoğun olmakta.
Seçim yoksa uzak durulmakta ve unutulmaktadır.
Bu uygulamayı STK’lar da anladı.
STK meclis ve toplantılarında genellikle gündemler siyaset, yerel yönetim, genel seçim olur.
Tüm üye ve yakınları, siyasi hareketliliğin olduğu zamanlarda ne yapıldı, ne yapılmadı, ne istendi, ne verilmedi şeklinde gündemler oluşturur.
Siyasi partiler bunun yanlış bir strateji olduğunu bilmelidir.
STK’ları ziyaret eden siyasiler, ziyaret ettiği dernek veya STK’yı sanki tarafında gibi göstermek isteyebilir.
Bazı STK’ların bir siyasi partinin arka bahçesi gibi görülmesi, STK’nın hak etmediği bir yakıştırmadır.
STK ile yapılan görüşmeler ve ziyaretler her parti için eşit olmaktadır.
Hayır, hasenat, yardım, destek, burs, katkı için koşturan STK’lar.
Seçilmiş ve hizmet ettiği şehrin insanına eşit davranmak zorunda olan kurum temsilcileridir.
Siyasi seçilmişlerin, “sanki imkanlar kendilerine, istediğin gibi kullan diye verilmiş gibi” STK’lardan gelen hiçbir talebi yerine getirmemeleri dikkat çekicidir.
Özellikle eleman alımında STK’lara hiçbir imkan vermeyen seçilmiş siyasiler kendileri 10 hakka sahip ise bir hakkını dahi STK’lara kullandırtmamaktadır.
Sonra da pişkin pişkin seçim zamanı, gezilecek STK listeleri yaparak ziyaret etmektedirler.
Bu seçim çok farklı olacak.
STK’lar işin farkında, halk farkında.
Şimdiye kadar partilerin genel başkanlarının gücü her yerde hissedilirdi.
Bu defa yerel adayların çevreleri, etkinliği, inandırıcılığı, yaptıkları, halka yakınlıkları, insanlara bakışları, eşitlikçi tavırları önemli olacak.
Geçenlerde bir siyasi tartışmada şunlar konuşuldu:
Beni hatırladınız mı? Hani 20 yıldır milletvekili, 18 yıldır belediye başkanlığı yapan benim diye söylemek. 18-20 yaşındaki gençlerin kabul edebileceği bir mazeret olmayacak.
Bu gençlerin anneleri parti adına kafe, ev, mahalle gezilerinde kundaktaki bebeklerini, nenesine bırakarak kapı kapı dolaştılar.
Bu dolaşanların hakkı verilmedi ve bu verilmeyen hakkın hesabını şimdi gençler soracak sanki.
Artık genel başkanın rüzgarı yeterli olmayacak.
Partinin kapısının yerini bilmeyen, mahalle arkadaşlarının hak etmediği halde 30 yıldır meclis üyesi olarak kontenjandan aday gösterilmeleri sorgulanacak.
Bu yöntem ile her dönem gösterilebilecek, hak eden kaç adayın hakkının yenildiğinin hesapları sorulacak.
Hakları yenen , arkalara atılan, üstü örtülen, emek, gayret verenlerin hakları.
Makam dağıtılırken paraşüt ile indirilen. Bizim oğlan, bizim kız , hep bana anlayışı yine uygulanırsa kaybetmenin duası olacaktır.
Her siyasi, kendi evinden başlasın, akraba çevresine baksın.
Kaç kişiye iş bulmuş. Resmi kurumlarda baba emekli olmuş, oğlu, kızı devam etmiş.
Nasıl beceriyorlarsa anlamak zor.
Biz istediğimiz de mazeret hazır. Bu işlere bakmıyoruz diyorlar.
Sadece kendi işlerine bakanlar, söylediğin işlere tabi ki bakmazlar .
Tek yol: Allaha havale.
Diyorlar..