TAM BİR MUTABAKAT İÇİNDEYİZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde Çankaya Köşkünde düzenlenen Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi öncesinde, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin katılımıyla üç ülkenin bayrakları önünde aile fotoğrafı çekildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda 'Suriye'nin siyasi birliği ile toprak bütünlüğünün muhafazası, sahada sükûnetin korunması, ihtilafa kalıcı bir siyasi çözüm bulunması noktasında tam bir mutabakat içindeyiz' dedi.

TAM BİR MUTABAKAT İÇİNDEYİZ

Zirve’nin basına açık bölümünde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ankara’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
 
“İHTİLAFA KALICI BİR SİYASİ ÇÖZÜM BULUNMASINDA TAM BİR MUTABAKAT İÇİNDEYİZ”
 
2017 yılının Kasım ayında başlatılan Astana formatındaki üçlü zirve sürecinin bugüne kadar önemli başarılara imza attığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve toplantıları vesilesiyle son iki senede Suriye'de barış, güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi amacıyla üç ülke olarak iş birliğinin derinleştirildiğini söyledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye'nin siyasi birliği ile toprak bütünlüğünün muhafazası, sahada sükûnetin korunması, ihtilafa kalıcı bir siyasi çözüm bulunması noktasında tam bir mutabakat içindeyiz” dedi.
 
Astana Platformu’nun Suriye'deki yangının söndürülmesi için etkili çözümler üretebilen ve bunların hayata geçirilmesi amacıyla somut adımlar atabilen yegâne girişim olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Suriye'de barışın sağlanması için daha fazla sorumluluk üstlenmemiz, elimizi taşın altına daha fazla koymamız gereken bir dönemdeyiz. Siyasi çözüm umutlarının diri tutulması bizlerin gayretlerine bağlıdır. Ankara Zirvesi’nin Astana Sürecine yeni bir soluk kazandıracağına inanıyorum. Bugünkü toplantımızda İdlib başta olmak üzere sahadaki durumu, Fırat'ın doğusunda yaşanan gelişmeleri, siyasi süreçte gelinen aşamayı ve Suriyeli mülteciler meselesini ele alacağız.”
 
“ÜLKEMİZ EN SIKINTILI DÖNEMLERİNDE SURİYE HALKININ YANINDA OLMUŞTUR”
 
Bu konularda genel bir durum muhasebesi yapmalarının, stratejilerini ve atacakları adımları belirlemelerinde faydalı olacağı kanaatinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz en sıkıntılı, en meşakkatli dönemlerinde Suriye halkının yanında olmuştur. Zulümden, terörden ve katliamdan kaçan 3,6 milyonu aşkın Suriyeliyi hâlen topraklarımızda barındırıyoruz” diye konuştu.
 
Eğitimden sağlığa kadar Suriyeli sığınmacıların insani şartlarda hayatlarını sürdürmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekâtlarıyla hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü hem de ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör şebekelerine ağır darbeler indirdik. Cerablus, El Bab, Afrin gibi güvenli hâle getirdiğimiz yerlere geri dönen Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 360 bini buldu. İdlib'de attığımız müşterek adımlarla 4 milyon sivilin hayatını altüst edecek büyük bir trajedinin önüne geçtik. Fırat'ın doğusundaki terör bataklığını da kurutarak inşallah bu yöndeki çabalarımızı birlikte yeni bir merhaleye taşıyacağız. Zira dün Çobanbey'deki hastaneyi hedef alan terör saldırısı bölücü örgütün vahşi yüzünü bir kez daha göstermiştir.”
 
İRAN CUMHURBAŞKANI RUHANİ: “SURİYE KRİZİ SADECE SİYASİ YOLLA ÇÖZÜLEBİLİR”
 
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de Suriye konusunda ortak ilkelerin “Suriye'nin toprak bütünlüğüne, bölünmezliğine, egemenlik ve bağımsızlık hakkına saygı gösterilmesi ile dış güçlerin bu ülkenin iç işlerine müdahalesinin sona ermesi” olduğuna vurgu yaparak, bu hususlara ciddi şekilde riayet edilmesi gerektiğini söyledi.
 
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “İran İslam Cumhuriyeti, geçmişte olduğu gibi bugün de Suriye krizinin sadece siyasi yolla çözülebileceğine, bunun da salt yapıcı iş birliği ve Suriye'deki tüm halk kesimlerinin katılımıyla gerçekleşeceğine inanmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
ABD'nin, Suriye topraklarında gayri meşru olarak askeri güç bulundurmasının, Birleşmiş Milletler üyesi ve bağımsız bir ülke olan Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve millî egemenliğini tehlikeye attığını kaydeden İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “Şunun altını çizmek isterim ki, ABD güçlerinin bir an önce bölgeyi terk etmesi ve Suriye hükûmetinin bu ülkenin diğer bölgelerinde olduğu gibi Fırat'ın doğusu ve kuzeyinde de egemenliğini sağlaması zaruridir” değerlendirmesinde bulundu.
 
RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN: “ASTANA SÜRECİ, ÇÖZÜME EN ETKİN KATKI SAĞLAYAN MEKANİZMADIR”
 
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Türkiye, Rusya ve İran’ın garantör ülkeler olduğu Astana sürecinin önemine vurgu yaptı. Rusya Devlet Başkanı Putin, “Rusya, Türkiye ve İran’ın garantör olduğu Astana Süreci, Suriye’nin çözüm sürecine en etkin katkı sağlayan mekanizmadır" diye konuştu.
 
Soçi'de 2018'de Suriye Ulusal Diyalog Kongresi yapıldığını anımsatan Rusya Devlet Başkanı Putin, "Bu kongre sonucunda anayasa komitesinin oluşturulması kararı alındı. Söz konusu komite artık Cenevre'de hızlı şekilde çalışmalarına başlamalı. Komite listesi onaylanmıştır" ifadesini kullandı.
 
Rusya Devlet Başkanı Putin, "Suriye'nin kuzeydoğusunda durum endişe vericidir. Oradaki güvenlik sorunları Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması temelinde çözülmelidir. Suriye’yi nüfuz alanlarına bölmek kabul edilemez" şeklinde konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye” konulu üçlü zirve toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, “Geldiğimiz nokta itibarıyla Suriye'de DEAŞ tehdidi artık ortadan kalkmıştır. Suriye'nin istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan YPG-PYD'dir. Bu ülkedeki PKK, PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Çankaya Köşkünde gerçekleştirdikleri “Suriye” konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.  
 
“SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM UMUTLARINI YEŞERTECEK ÖNEMLİ KARARLAR ALDIK”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana Platformu çerçevesinde düzenledikleri Ankara Zirvesi vesilesiyle konuklarını ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek Üçlü Zirve'de İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile Suriye'deki ihtilafı tüm boyutlarıyla ele aldıklarını bildirdi.
 
Zirve kapsamında gerçekleştirdikleri ikili, üçlü ve heyetler arası görüşmelerin her açıdan verimli geçtiğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Zirve'de, Suriye'de siyasi çözüm umutlarını yeşertecek önemli kararlar aldık. Suriye'nin toprak bütünlüğüyle siyasi birliğinin korunması hususunda hepimizin de aynı hassasiyete sahip olduğunu bir kez daha teyit ettik. DEAŞ ile mücadele altında terör örgütlerine destek verilmesinin kabul edilemezliğini vurguladık” şeklinde konuştu.
 
“TÜRKİYE OLARAK SINIRLARIMIZIN HEMEN BİTİŞİĞİNDE YENİ BİR TRAJEDİ YAŞANMASINA SEYİRCİ KALAMAYIZ”
 
İdlib'de tırmanan gerginliğin görüşmelerin odak noktalarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, nisan ayından bu yana İdlib'e yönelik kara ve hava operasyonlarında hayatını kaybeden sivillerin sayısının bine yaklaştığına dikkati çekti.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak sınırlarımızın hemen bitişiğinde 4 milyon insanı etkileyecek yeni bir trajedi yaşanmasına seyirci kalamayız. Böylesi bir vahim gelişme sadece ülkemizi değil bütün Avrupa'yı etkileyecektir” değerlendirmesinde bulundu.
 
Zirve’de görüş birliğine varılan hususlar doğrultusunda önümüzdeki günlerde bölgede hayırlı gelişmelerin yaşanacağını ümit ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemlerindeki diğer bir önemli konunun da Anayasa Komitesi'nin teşekkülü olduğunun altını çizdi.
 
Anayasa Komitesi'nin üyeleri ve usul kurullarının belirlenmesinde yapıcı ve esnek bir tutum sergilediklerini, siyasi sürecin ilerletilmesi için gayret gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü istişarelerimizde usul kuralları konusunu da Birleşmiş Milletler ile eş güdüm hâlinde sonuçlandırarak Anayasa Komitesi'nin çalışmalarına bir an önce başlamasını sağlamayı kararlaştırdık” dedi.
 
“TÜRKİYE, SURİYE SINIRI BOYUNCA BİR TERÖR OLUŞUMUNA RIZA GÖSTERMEYECEK”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zirve’de Fırat'ın doğusundaki durumu da istişare ettiklerini aktararak şöyle devam etti: “Bu mesele hem Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü hem de Türkiye'nin millî güvenliği bakımından kritik önem taşıyor. Hâlihazırda Suriye topraklarının dörtte birinden fazlası bölücü terör örgütünün işgali altında bulunuyor. Örgüt burada çocuk asker kullanmaktan halkı zorla silahaltına almaya, etnik temizlik faaliyetinden insanların mallarını gasp etmeye kadar her türlü zulmü işliyor."
 
Çobanbey'de hastaneye düzenlenen saldırının bunun en son örneği olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geldiğimiz nokta itibarıyla Suriye'de DEAŞ tehdidi artık ortadan kalkmıştır. Suriye'nin istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan YPG-PYD'dir. Bu ülkedeki PKK, PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir" uyarısında bulundu.
 
Türkiye’nin, Suriye sınırı boyunca bir terör oluşumuna rıza göstermeyeceğini İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin’e ifade ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle de burada bir mülteciler şehrinin oluşabileceğini ve mülteciler için buralarda konaklayabileceği ve ekip biçebileceği bahçelerini yapmaları noktasında bir hazırlığın yapılmasının isabetli olacağını ifade ettim. Suriye sınırımız boyunca böylece terör oluşumuna rıza göstermeden bu tür bir insani altyapıyı oluşturmamızda fayda olacağını anlattım. Nihai hedefimiz Suriye'nin kuzeyinde bir barış koridoru tesis ederek ülkenin bölünmesini engellemektir. Bunun için şayet Amerika ile iki hafta içinde arzu ettiğimiz sonuca ulaşamazsak kendi harekât planımızı uygulamaya başlayacağımızı her iki dostumuza da anlattım" dedi.
 
“SURİYELİLERİN ÜLKELERİNE GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE DÖNÜŞLERİNE YOĞUNLAŞMAMIZ GEREKİYOR”
 
Suriye krizinin ilk anlarından itibaren göç meselesinin Suriye toprakları içinde çözülmesi gerektiğini ifade ettiğini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin sığınmacı yükünü tek başına taşıyamayacağı ortadadır. Ülkemizin yeni bir göç akınını kaldırması da zaten mümkün değildir. Artık Suriyelilerin ülkelerine güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşlerine yoğunlaşmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
Fırat'ın doğusundaki barış koridorunun mülteciler için korunaklı bir liman olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye sığınan 2 milyon Suriyelinin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşündüklerini, bu hattı Deyrizor, Rakka taraflarına kadar indirmesi hâlinde ise geri dönecek sığınmacı sayısının 3 milyonu aşabileceğini anlattı.
 
Geri dönecek Suriyeliler için bu bölgelerde uluslararası toplumun desteğiyle yeni yerleşim alanları inşa edilmesinin mümkün olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem Rusya ve İran ile hem de uluslararası toplumun diğer üyeleriyle Suriyeli mültecilerin gönüllü geri dönüşü için çalışmak istiyoruz. Bu çerçevede yakın zamanda önemli bir adım attık. Irak, Lübnan ve Ürdün ile birlikte Suriyeli mültecilerin geri dönüşüne dair uluslararası bir konferans düzenlenmesi için girişim başlattık. Tüm dostlarımızın bu girişime destek vermesini bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Zirvesi'nin Suriye'de barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunmasını temenni ederek bir sonraki zirve toplantısına İran'ın ev sahipliği yapma arzusunu kendileriyle paylaşan İran Cumhurbaşkanı Ruhani'ye teşekkür etti.
 
İRAN CUMHURBAŞKANI RUHANİ: “SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE SAYGI DUYUYORUZ”
 
İran Cumhurbaşkanı Ruhani de İran, Türkiye ve Rusya’nın neredeyse bütün konularda Suriye ile ilgili görüş birliği içinde olduklarını vurgulayarak, “Hepimiz Suriye’nin toprak bütünlüğü, üniter yapısı konusunda aynı görüşe sahibiz. Ve aynı şekilde hepimiz Suriye’ye yabancı ülkelerin müdahale etmesine, iç işlerine müdahale etmesine karşıyız. Özellikle de Suriye’de yasal devletin daveti olmadan orada bulunmasına karşıyız ki bunların başında Amerika gelmektedir” dedi.
 
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, İsrail’in de Suriye halkını bombaladığını, Suriye’nin altyapısını yok ettiğini anlatarak, “Bu da Suriye’nin millî egemenliğiyle zıtlık içermektedir ve hepimiz Suriye’nin yasal egemenliğine saygı duyuyoruz, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz” diye konuştu.
 
“Bölgenin üç büyük ülkesinin liderleri terörizmle mücadelenin devam etmesi gerektiğini savunmaktadırlar” diyen İran Cumhurbaşkanı Ruhani, ABD’nin hâkimiyeti altındaki bölgelerde terör gruplarının egemen olduğunu söyledi.
 
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “Biz bütün bir Suriye’yi güvenli hâle getirmeliyiz ki Suriye halkı kendi evlerine dönebilsinler ve aynı şekilde Suriye’nin yeniden yapılanmasına yardımcı olmalıyız ve bu şekilde insani faaliyet olarak da Suriye’nin değerli halkına, çok fazla zorluk çeken Suriye halkına hepimiz destek vermeliyiz ve yardımcı olmalıyız” dedi.
 
RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN: “SİVİL HALKIN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN HER TÜRLÜ ADIMI ATMAYA HAZIRIZ”
 
Rusya Devlet Başkanı Putin de, İdlib’de gerginliğin azaltılması için ilave adımlar konusunda mutabık kaldıklarını bildirerek, “Ama biz özellikle terör tehdidi yok etmek için Suriye ordusuna kısıtlı harekâtlarda destek vereceğiz. Zira bizim mutabakatlarımız terör örgütlerini kapsamamaktadır. Ama sivil halkın zarar görmemesi için her türlü adımı atmaya hazırız” ifadelerini kullandı.
 
Geçen yıldan itibaren 390 bin Suriyelinin yurt dışından, 1,3 milyon yerlerinden edilen iç mülteci Suriyelinin evlerine döndüğünü açıklayan Rusya Devlet Başkanı Putin, şöyle devam etti: “Suriye’nin artık ekonomik ve sosyal tesislerinin restore edilmesi süreci başlamıştır. Ancak Suriye Hükûmeti, Suriye Devleti’nin karşı karşıya olduğu sorunların ölçümü o kadar büyük ki sadece ve sadece uluslararası yardımın da Suriye’nin yeniden tesis edilmesi mümkün olacaktır. Eğer uluslararası örgütler, uluslararası toplum Suriye’de barışı sağlamak isterse, insanların ocaklarına dönmelerini isterse o zaman yardım sağlamalıdır.”
 
Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ikili görüşmelerinde ekonomik ilişkileri ele aldıklarını belirterek, “Geçen sene ticaret hacmimiz 25 milyar doları aşmıştır. Enerji alanında stratejik nitelikli projeler gerçekleştirilmektedir, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve TürkAkım Doğalgaz Boru Hattından bahsediyorum. Bizim askerî teknik alanda iş birliğimiz pekiştirilmektedir. S-400 hava savunma sistemiyle ilgili sözleşme uygulanmaktadır” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevapladılar.
 
“ANAYASA KOMİTESİ’NİN KURULMASINA DAİR OLUMSUZLUKLAR GİDERİLDİ”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurulması planlanan Anayasa Komitesi’nin çalışma süresinin sorulması üzerine, Anayasa Komitesi’nin kurulmasına dair olumsuzlukların giderildiğini, usul kuralları da belirlendikten sonra komite çalışmalarının süratle başlayacağını söyledi.     
 
Anayasa Komitesi’nin çalışmaya başlayacağı tarih konusunda bir şey söylemenin doğru olmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cenevre süreci bu işin belirleyicisi olacaktır diye düşünüyorum. Ve hızlandırmak üç ülke olarak bizim amacımız, Astana süreci olarak devamı ve Soçi’de de attığımız mutabakatlarla bu konuda bir an önce neticeye varma arzumuz” dedi.
 
“YEMEN YERLE YEKSAN OLDU”
 
Suudi Arabistan’daki petrol tesislerine yönelik saldırıların sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her şeyden önce Yemen’de bu süreç nasıl başladı, bunun üzerinde durmak gerekir. Ve Yemen yerle yeksan oldu, Yemen’in yerle yeksan olmasının acaba müsebbibi kimlerdir, bunların üzerinde durmak lazım. Tabii ki bütün tahribatlarla artık Yemen’deki insanlar şüphesiz ki onlar da sürekli belli hazırlığın içerisinde olmuşlardır. Gönül bu tür gelişmeleri arzu etmiyor. Ancak gelinen bu noktada özellikle de bizim şu anda Yemen’in bir an önce yeniden inşa ve ihyası gibi ne gibi çalışmalar yapabiliriz, bunu bir taraftan düşünmemiz gerekiyor, çünkü Yemen kendi ayakları üzerine kalkabilecek bir altyapıya sahip değil. Öyleyse şu anda gelişmiş ülkeler olarak Yemen’e ne yapılabilir? Gelişmekte olan ülkeler olarak Yemen’e ne yapılabilir?
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tabii sadece bölgede Yemen için söyleyeceğim bir söz değil, aynı şey Suriye için de geçerli, aynı durum bu noktada yine bölgedeki diğer ülkeler için de geçerli, Filistin aynı noktada. Filistin’in durumu ayrı bir felaket, onun üzerinde de durulması gerekir. Ama ne yazık ki tabi şu anda bakıyorsunuz Müslüman Müslümanla uğraşıyor. Az önce Sayın Putin Rabbimizin bir uyarısını burada hatırlatmak istedi, ancak inanlar kardeştir hükmüyle ben işi biraz kısa olarak alayım, ama kardeşliğin gereği de herhalde bu olmaması lazımdı. Ama ilk defa Yemen’e bu bombaları kimler attı, bu sorunun cevabı bir bulunursa gelinen noktanın bir tahrik olduğu kanaatine de herhalde varırız diye düşünüyorum” diye ekledi.
 
GÜVENLİ BÖLGE
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine de güvenli bölge konusunda ikili görüşmelerde ele aldıklarını anımsatarak bu bölgede yapılacak çalışmalarla ilgili Almanya, Fransa, Suudi Arabistan yöneticileriyle görüştüğünü, Suriyeli mültecilerin oluşturulacak güvenli bölgeye göçleri için uluslararası bir kampanya yapılabileceğini anlattı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu şekilde bir adım atmak suretiyle eğer burada böyle bir inşa ve ihya hareketine girersek bu insanları kendi topraklarına taşırız ve orada bu insanlar güvenli bölgede yaşamaya başlarlar. Bir de tabii ki bunların lojistik desteği ki bu nedir? Havadan bunların güvenliği meselesidir. Bu konuları filan hepsini ele almak suretiyle bu adımları attık. Temennim odur ki, bu konuda mutabakat sağlanabilir de bu adımlar atılabilirse, bu insanlar da artık bu çadır hayatından, bu konteyner kentlerden kurtulmuş olurlar diye düşünüyorum, inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu. 
 
“SURİYE’DE SAHADAKİ GÜNCEL DURUM ELE ALINDI”
 
Bildiride, Üçlü Zirve'de Suriye'de sahadaki güncel durumun ele alındığı ve 14 Şubat 2019 tarihinde Soçi'de yapılan son toplantıların ardından meydana gelen gelişmelerin gözden geçirildiği belirtilerek, aralarındaki anlaşmalar uyarınca üçlü eş güdümü güçlendirme hususundaki kararlılıkların yinelendiği kaydedildi.
 
Liderlerin, "Suriye'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli taahhütlerini vurgulamışlardır" ifadesine yer verilen bildiride, bu ilkelere evrensel düzeyde saygı gösterilmesi ve kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, hiçbir eylemin bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğinin altı çizildi.
 
BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) 497 sayılı kararı başta olmak üzere Suriye Golanı'nın işgalini reddeden ilgili BM kararlarının hükümleri dâhil, herkes tarafından tanınan uluslararası hukuk kararlarına saygı gösterilmesi gerekliliğinin bu çerçevede teyit edildiği kaydedilerek, "ABD yönetiminin işgal altındaki Suriye Golanı'na dair uluslararası hukukun ağır ihlalini teşkil eden ve bölgesel barış ile güvenliği tehdit eden kararı kınandı" ifadesi kullanıldı.
 
Bildiride, İsrail'in Suriye'ye yönelik askerî saldırılarının istikrarı bozduğu, ülkenin egemenliği ile toprak bütünlüğünü ihlal ettiği ve bölgedeki gerilimi tırmandırdığı değerlendirildi.
 
“TERÖRLE MÜCADELE KİSVESİ ALTINDA SAHADA YENİ GERÇEKLİKLER YARATILMASINA DAİR HER TÜRLÜ GİRİŞİM REDDEDİLDİ”
 
Suriye'nin kuzeydoğusundaki güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı temelinde sağlanabileceği vurgulanan bildiride, bu çabaları koordine etme konusunda anlaşıldığına işaret edildi.
 
“Suriye'de gayrimeşru öz yönetim teşebbüsleri dâhil olmak üzere terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişim reddedildi” değerlendirilmesine yer verilen bildiride, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü zayıflatmayı amaçlayan ve komşu ülkelerin millî güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıkları ifade edildi.
 
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki durumun ayrıntılı şekilde gözden geçirildiği kaydedilen bildiride, liderlerin 17 Eylül 2018 tarihli muhtıra başta olmak üzere, İdlib ile ilgili bütün anlaşmaların tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesiyle sahada sükûnetin sağlanması gerekliliğine dair kararlılıklarını vurguladıkları belirtildi.
 
Liderlerin, "Heyet Tahrir Şam" terör örgütünün bölgedeki varlığını artırmasından duydukları ciddi kaygıyı ifade ettikleri vurgulanan bildiride, BMGK tarafından terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki iş birliğini sürdürme kararlılıklarının teyit edildiği vurgulandı.
 
“İHTİLAF SURİYELİLERİN ÖNCÜLÜĞÜ VE EV SAHİPLİĞİNDE SONA ERDİRİLEBİLECEK”
 
Bildiride, Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Suriyelilerin öncülüğünde ve ev sahipliğinde, BM'nin kolaylaştırıcılığında, BMGK'nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inanç teyit edildi.
 
Bildiride, liderlerin Anayasa Komitesinin oluşumuna dair çalışmanın başarıyla tamamlanmasından duydukları memnuniyet dile getirilerek, BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen'in usul kuralları hakkında Suriyeli taraflar arasında anlaşma sağlama çabalarına destek verildi.
 
Liderlerin, Suriyelilere yönelik insani yardımı artırma ihtiyacını vurguladığı belirtilen bildiride, Suriyelilerin acılarının hafifletilmesini ve siyasi çözüm sürecindeki ilerlemenin desteklenmesini teminen uluslararası toplumun üyelerine ve BM ile insani ajanslarına külfet paylaşımında daha geniş sorumluluk üstlenme ve su ile enerji kaynağı şebekeleri, okullar, hastaneler ve insani mayın eylemi dâhil insani alt yapıyı eski hâline getirmek suretiyle Suriye'ye yaptıkları insani yardımı artırma çağrısı yapıldı.
 
Mültecilerin ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye'de ikamet ettikleri yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşlerini kolaylaştırma ihtiyacının ve bu kişilerin geri dönme ile desteklenme haklarının korunmasına değinilen bildiride, şu ifadelere yer verildi: "Bu bağlamda yeniden iskân edilmelerini ve normal bir hayata kavuşturulabilmelerini teminen uluslararası topluma uygun katkılarda bulunma çağrısı yapmışlar ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dâhil olmak üzere ilgili tüm taraflarla eşgüdümü sürdürmeye hazır olduklarını teyit etmişlerdir. Suriye’ye yönelik insani yardıma ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşlerine dair uluslararası konferanslar düzenleme girişimlerinde eşgüdüm yapmada mutabık kalmışlardır."
 
Irak ve Lübnan'ın yeni gözlemciler olarak Astana formatına katılımının memnuniyetle karşılandığı kaydedilen bildiride, Suriye meselesine ilaveten son dönemde yaşanan bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile farklı alanlarda yürüttükleri iş birliğini ele alan liderlerin, aralarında ortak ekonomik ve ticari iş birliğini güçlendirme kararı aldığı belirtildi.
 
Bildiride, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin daveti üzerine, müteakip Üçlü Zirve'nin İran İslam Cumhuriyetinde yapılmasının kararlaştırıldığı kaydedildi. BÜLTEN