Sorun kökten çözülmeli!

BİRİSİ 16 diğeri 19 yaşında olan 2 kadın birer gün arayla cinayete kurban gitti. Türkiye nişanlısı tarafından boğazı kesilerek öldürülen 16 yaşındaki Sıla Şentürk ile birlikte yaşadığı sevgilisi tarafından bıçaklanarak öldürülen 19 yaşındaki 4 aylık hamile Hazal Alpyörük'ün yasını tutuyor. Psikolog Arzu Ersoy Anadolu Haber'e kadın cinayetlerinin eğitimle aşılabileceğini söylerken, ' Sorunun kaynağına ulaşmadıkça maalesef içimiz yanmaya devam edecektir.' dedi.

Sorun kökten çözülmeli!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Vahşice öldürülen kadın haberleriyle sarsıldık

Psikolog Arzu Ersoy, ülkemizin yine şiddet ve sonucunda vahşice öldürülen kadın haberleriyle sarsıldığını anımsatarak, “Bu haberlerle karşılaşmak her şeyden önce bir insan olarak ve bir kadın olarak çok üzüyor. Bugüne kadar çok sayıda tepkiler verildi fakat yine çözüm olmadı ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Bu cinayetlerin nedenlerine bakıldığında toplumsal kriz halinin bireysel travma ve yıkıcı eğilimlere dönüşmesi, boşanma ve ayrılma talepleri, sahip olma isteği ve reddedilme olarak en sık karşımıza çıkan nedenler olarak görüyoruz" diye konuştu. 

Esas olarak sorunun kaynağına ulaşıp çözümlenmesi gerektiğini savunan Arzu Ersoy, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Peki, bu şiddettin çözümü nedir? Nasıl önüne geçeceğiz? Çözüm için maalesef tepki vermek yeterli değil ve yeterli de gelmeyecektir. Bu kişisel bir sorun değil toplumsal bir sorundur. Sorunun kaynağına ulaşmadıkça maalesef içimiz yanmaya devam edecektir. Kadının değersizleştirildiği, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığı ve küçük yaşta evlendirildiği toplumlar maalesef erkek gücünün önemini vurgulayan toplumlar olmaktadır. Günümüzde evlilik yaşı yükselse de maalesef hala 18 yaşından önce yapılan evlilikler hala bir sorundur. Ayrıca ev içi şiddet, cinsel istismar, aşırı baskı ve ekonomik zorluklar nedeni ile 18 yaş altında kendi isteği ile evlenen çocuk ve gençler vardır. Kendi isteği ile olsa da erken evliliğin getireceği sosyal ve psikolojik sorunlar yaşanmaktadır. Erkeğe yüklenen sorumlukların artmasıyla birlikte erkeğin yaşadığı yetersizlik hisside o ölçüde artacaktır. Yetersizlik öfkeyi, öfke de şiddeti doğuracaktır. Maalesef erkek gücüne verilen önem ve erkekler üzerinden yaratılan algılar nedeniyle dünyadaki tüm varlıklara sahip olabilme gücü bulunduğuna inanır.  Bu çok tehlikeli bir düşüncedir. Sahip olmadığı ve olamayacağı ihtimali ile karşılaştığında buna tahammül edemez ve yok etmeyi seçer.”

Bu vahşi ve acımasız döngü kırılsın

Ersoy, yıllardır sürüp giden döngünün nasıl değiştirileceğini ise şu şekilde açıkladı:

“Çocuklarımıza eşitliği, eşit olmayı öğreterek, ailemizden bize aktarılan onlardan da ailelerine aktırılan izleri kendi çocuklarımıza aktarmaktan vazgeçerek, cinsiyet rollerine anlamsız ve işlevsiz sorumluklar yüklemekten kaçarak, çocuklarımızı olduğundan fazla değil olduğu gibi kabullenerek, güçlü olmanın önemli olmadığını vicdan, şefkat ve barışın önemini anlayarak ve öğreterek, kendi kusurlarımızı kabullenerek, bu vahşi ve acımasız döngünün kırılması için hepimizin yapacağı bir şeyler olduğunu fark ederek ve bunun için adım atarak bu döngünün kırılmasını sağlayabiliriz. Şiddet kader değildir.”

>>Dilek Bayram