Erdoğan: 'Türkiye'nin Önündeki Son Engeli de Kaldıracağız'
İstanbul Sancaktepe'deki toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Sancaktepe'li kardeşlerimin Türkiye'nin yönetim sisteminin değişeceği 16 Nisan'ı dört gözle beklediğine inanıyorum. Daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye'nin önündeki son engeli de kaldırmak için Sancaktepe'lilerin sabırsızlandığını biliyorum. İnşallah 22 gün sonra hep birlikte yeni Türkiye'nin kapılarını açmaya hazır mıyız? Coşkuyla, gururla, şöyle tarihe geçecek bir oy oranıyla inşallah sandıkları patlatmaya var mıyız?' dedi.
“22 GÜN SONRA YENİ TÜRKİYE’NİN KAPILARINI AÇMAYA HAZIR MIYIZ?”
Konuşmasına, “Sancaktepeli kardeşlerimin Türkiye’nin yönetim sisteminin değişeceği 16 Nisan’ı dört gözle beklediğine inanıyorum. Daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye’nin önündeki son engeli de kaldırmak için Sancaktepelilerin sabırsızlandığını biliyorum. İnşallah 22 gün sonra hep birlikte yeni Türkiye’nin kapılarını açmaya hazır mıyız? Coşkuyla, gururla, şöyle tarihe geçecek bir oy oranıyla inşallah sandıkları patlatmaya var mıyız?” cümleleriyle başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet 16 Nisan’ı iple çekerken birilerinin de her gece kâbus gördüğünü, halk oylaması günü yaklaştıkça rahatsızlıklarının iyice arttığını söyledi.
Terör örgütü PKK’nın Kandil’deki elebaşlarının ve Pensilvanya’dan FETÖ’nün her gün bir video ve mesaj yayınladıklarına, ‘Evet çıkarsa biz biteriz’ dediklerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hz. Peygamberin ‘Kişi sevdikleriyle beraberdir’ hadisi ile ‘söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu’ sözlerini aktardı ve “Daha ne anlatayım ben, bunlar yetmez mi? diye ekledi.
“SİZ O BAHARI DAHA ÇOK BEKLERSİNİZ”
Terör örgütü PKK’nın, çukur ve bombalama eylemleriyle hayatlarını zindana çevirdikleri Kürt kökenli vatandaşlara, aba altından yine sopa gösterdiğini, aynı şekilde FETÖ ihanet şebekesinin de bir türlü gelmeyen baharları için 16 Nisan’ı beklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyorlar? Yayın yapıyorlar değişik yerlerle, ‘baharı bekleyin, bahar geliyor’ diyorlar. Siz o baharı daha çok beklersiniz. DHKP-C, MLKP gibi ne kadar eli kanlı terör örgütü varsa, bunların yardakçılığını yapan ne kadar çevre varsa, hepsi de sabah ‘hayır’la kalkıyor, akşam ‘hayır’la yatıyor. Türkiye’ye zarar verme fırsatı doğar da, bugüne kadar teröristlere hamilik yapmış ülkeler bundan geri kalır mı? Ülkemizin ayağını kaydırma imkânı çıkar da, Neonazi partilerin oyuncağı olmuş ülkeler bundan geri kalır mı?” şeklinde konuştu.
Türkiye’ye, Türk bakanlara ve ülkelerindeki Türk vatandaşlara yaptıklarına karşılık dile getirdiği ‘Nazi’ benzetmesinden Hollanda, Almanya, Avusturya ve İsviçre yetkililerinin rahatsızlıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nasıl söylemeyeyim, bizim Almanya’daki camilerimizin duvarlarına gamalı haç işaretlerini çizenler siz değil misiniz? Camilerimizi yakıp-yıkanlar siz değil misiniz? Solingen faciasını yapanlar siz değil misiniz? NSU davası hâla devam ediyor, niye bitirmiyorsunuz? 4 bin 500 PKK dosyası verdim, niye çözmüyorsunuz?” sorularını yöneltti ve geciken adaletin, adalet olmadığını vurguladı.
“YABANCI MEDYADA TERÖRİST GÜZELLEMESİ YAPILIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kapaklarında terörist güzellemeleri yapan yabancı medya hiç geri duruyor mu? Nitekim geri kalmadılar, maskelerini indirme pahasına, gizli niyetlerini ifşa etme pahasına hemen bu şer cephesinin arkasında saf tuttular. Her gün manşetlerinden şimdi Türkçe olarak ‘hayır’ çağrısı yapıyorlar. Almanya’nın dünyaca meşhur en büyük gazetesi ‘hayır’ çağrısı yapıyor. Bakıyorsunuz İsviçre’de aynı şekilde ve İsviçre daha da ileri gitti, şu anda kendi Sol Halk Partileriyle Türkiye’nin oradaki teröristleri bir araya gelip yürüyüş yaptılar. İsviçre Parlamentosunda benim resmimi oraya asıyorlar ve yanına silahı da şakağa dayıyorlar, bu şekilde İsviçre Parlamentosu buna ses dahi çıkarmıyor. Şu anda Dışişleri Bakanlığımız gereken bu noktada ilişkileri kurmuş vaziyette, bizler de tabii ki bunun karşılığında gereğini yapacağız.”
“HAYIRDIR, VATİKAN’DA NİYE BİR ARAYA GELDİNİZ?”
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Vatikan’da bir araya geldiklerine değinerek, “Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor? Hayırdır, Vatikan’da niye bir araya geldiniz? Papa’nın huzurunda niye bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri Avrupa Birliği üyesi oldu?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Ah, Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi; bu, budur. Bize bugüne kadar ne dediler? ‘İkide bir bize böyle diyorsunuz, ama böyle bir şey yok.’ Evet, siz Türkiye’yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz. Ve enteresan, bu toplantıya sosyal demokratlar da katılıyor, Hristiyan demokratlar da katılıyor; Allah Allah nasıl bir iştir? Şimdi ben bunları konuştum ya, siz yarın seyredin, ‘Biz Vatikan’a seyahate gitmiştik, orada Papa’yı da bir görelim dedik, yaptığımız buydu’ demeye başlarlar. Siz kime bunu yutturacaksınız, geçin bu işleri, hayatınız hep bunlarla geçti zaten.”
Söz konusu Avrupa ülkelerinin bununla kalmayıp şehirlerinin en önemli meydanlarını ve en büyük salonlarını teröristlere verip Türk milletini aşağılayan kıyafetlerle, tüm Müslümanları rencide eden pankartlarla yürüyüş ve gösteri yaptırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskiden beri uyguladıkları yöntemler fayda etmeyince, bu sefer iyice çukurlaşarak atlarıyla, itleriyle, köpekleriyle insanlarımıza saldırdılar. Benim Dışişleri Bakanıma uçuş izni vermediler. Öbür tarafta az önce huzurlarınızda olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımı ne yazık ki arabanın içine mahkûm ettiler” dedi.
“TERÖRİSTLERE VERDİKLERİ SİLAHLAR, GÜN GELECEK ONLARA DÖNECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dikkat edin, Avrupa’da sıfatı ne olursa olsun her eline mikrofonu alan hayır propagandası yapıyor. Şimdi de bizi, ülkemizi Avrupa Birliği’nden çıkarmakla, askerimize silah satmamakla tehdit etmeye başladılar. DEAŞ’a kazaen verecek silahları var, YPG’li teröristlere verecek silahları var, PKK’lı canilere verecek silahları var, eli kanlı diktatörlere verecek silahları var, fakat NATO’da müttefiki olan, son 2 yılda yüzlerce vatandaşını ve güvenlik görevlisini DEAŞ, PKK, FETÖ saldırısında kaybeden Türkiye’ye gelince silah yok. Üstelik biz onlardan hibe istemiyoruz ha, paramızla istiyoruz, paramızla istediğimiz hâlde maalesef yok. Neymiş? Kongreden izin çıkmamış. Terör örgütleri için nasıl çıkıyor? Terör örgütleri için peşinen zaten bunlara ‘silah yardımı yapılamaz’ diye kararlar var, uluslararası anlaşmalar da var, uluslararası hukuk da var, nasıl yapıyorsunuz? Size yazıklar olsun. Unutmayın yılanla çuvala giren, ısırılmaktan kurtulmaz, bunu böyle bilin. Teröristlere verdikleri silahlar, gün gelecek onlara dönecektir ama Türkiye'ye sattıkları silahlar, müttefiklik ilişkisi içinde onları da koruyacaktır. Bu gerçeği unutanlara artık söyleyecek sözümüz kalmamıştır."
“TÜRKİYE, TERÖRLE MÜCADELESİNİ MİLLÎ İMKÂNLARLA YÜRÜTÜYOR”
Eski Türkiye olsa bu tehditlerin muhakkak işe yarayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1990'ların Türkiye’si, bunlar silah satmadığı zaman terörle mücadelesini yürütemeyecek bir ülkeydi. Ancak artık o Türkiye yok. Çünkü o zaman savunma sanayinde yüzde 80'in üzerinde dışa bağımlı bir Türkiye vardı. Tanktan topa, füzeden kurşuna, her şeyi onlardan aldığımız için adeta silahlarının kumandası yabancı ellerde olan bir devlettik. Paramızla dahi silah alamadığımız Kıbrıs Harekâtında olduğu gibi, aleni terörle mücadelede olduğu gibi, örtülü ambargolara muhatap olduğumuz dönemleri unutmadık, unutamayız. O dönemde sadece savunma sanayinde değil, her alanda dışarıya bağımlı bir ülkeydik. Hamdolsun, artık böyle bir Türkiye yok. Bitti o işler” değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu ülkelerin tehditlerinin, kendi silahını kendi yapan, terörle mücadelesini millî imkânlarla yürüten bir ülke olduğu için artık Türkiye'ye tesir etmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani güzel bir sözümüz var ya bizim, ‘kötü komşu insani hacet sahibi yapar.’ İşte bunlar da bizi bu yola sevk ettiler. Artık kendi savunma sistemlerimizi geliştiriyoruz. Savaş gemilerimizi kendi tersanelerimizde inşa ediyoruz, tamamen millî imkânlarla. Hamdolsun insansız hava araçlarımızı üretiyoruz ve teröristler gizlenecek delik arıyorlar. Güvenlik güçlerimiz yaz-kış, soğuk, kar demeden yurt içinde ve yurt dışında teröristlerin tepelerine biniyor” diye konuştu.
“BİZİM YOLUMUZ ECDADIMIZIN, TARİHİMİZİN YOLUDUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün gece Hakkâri’de 19 teröristin, bu sabah Erzincan'da 14 teröristin güvenlik güçleri tarafından etkisiz hâle getirildiğini hatırlatarak, "Tabii durum böyle olunca da tehditler, ambargolar, bahaneler işe yaramıyor. Bu da onların hıncını, hırsını, pervasızlığını artırdıkça artırıyor. Öyle ki diplomasinin sahte gülücüklerini dahi terk ettiler, çirkin yüzlerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyorlar. Onların öfkesinin sebebi, bizim yanlış yola sapmamızdan değil, kendi güdümlerinden çıkmamızdan kaynaklanıyor. Yoksa bizim yolumuz Allah'ın izniyle dosdoğrudur, bizim yolumuz ecdadımızın, tarihimizin, medeniyetimizin yoludur" diye konuştu.
Türkiye'nin bugünlere kolay gelmediğini ve geçmişte ülkeye hizmeti olan herkesi saygıyla yâd ettiğini; ancak asıl başarıyı son 14 yılda yakaladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun sırrının istikrar ve güven olduğunu, milletin emanetine gözü gibi bakan bir anlayışın tek başına iktidar olması ve vatanını aşkla, inançla seven güçlü bir kadronun iş başında bulunması olduğunu söyledi.
“HİÇ KİMSE GÖRMEK İSTEMEYEN KADAR KÖR DEĞİLDİR”
Engellere, tehditlere aldırmadan Türkiye’ye gece gündüz hizmet eden bir zihniyetin hükûmetiyle bu başarıların elde edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat, Türkiye'nin son 14 yıllık başarı hikâyesini örnek göstererek, Cumhurbaşkanlığı Sistemine karşı çıkıyor. Her projemize karşı çıkan, 'Rejim değişiyor, ülke elden gidiyor' diye tüm demokratikleşme adımlarımızı sabote eden kendileri değilmiş gibi şimdi bizim başarılarımızı örnek gösterip, yine bizi engellemeye çalışıyor. Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir. Hiç kimse duymak istemeyen kadar sağır değildir. Bunlar da 14 yıldır gözlerini, kulaklarını, gönüllerini bu ülkeye kapatmışlardır. Biraz geç kalmış olsalar da kafalarını kumdan çıkarmalarından elbette biz büyük mutluluk duyuyoruz; ancak yine de kendilerini toparlamaları biraz zaman alacağa benziyor. Hâlâ üçüncü sınıf şark kurnazlığıyla milletimizin aklını çelebileceklerini zannediyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
“BÜROKRATİK OLİGARŞİYE RAĞMEN, BU BAŞARILAR KAZANILDI”
Türkiye’nin kendi dönemlerinde elde ettiği başarıları, mevcut sistemin verdiği imkânlarla değil, bu sisteme rağmen elde ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Mevzuatı silah gibi kullanan bürokratik oligarşiye rağmen, bu başarılar kazanılmıştır. 14 senedir, bu ifadeyi ben hep kullanmışımdır, milletimizin emeğini, alın terini sömüren, insanımızın kazancına ortak olan faizcilere rağmen, bu yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Meclisi kilitlemekten, Anayasa Mahkemesinin kapılarını aşındırmaktan başka hiçbir icraatı olmayan muhalefete rağmen, bu sonuçlar elde edilmiştir. Terör örgütlerine, sistemin zaaflarını silah gibi kullanan vesayet odaklarına, buldukları her fırsatta sokakları ateşe veren vandallara rağmen, bu başarılar kazanılmıştır. Hangi adımları attıysak, hangi projelerimizi hayata geçirdiysek, bu ülkeye ne kazandırdıysak, bunlara rağmen yaptık. Bu ülkeyi bugünlere önce Allah'ın yardımı, sonra sizlerin desteği ve şahsi gayretlerimizle getirdik."
“MADEM SİSTEM ÇOK İYİYDİ DE NEDEN HER 10 YILDA BİR MÜDAHALELERE KAPI ARALANDI?”
"Madem sistem çok iyiydi de neden her 10 yılda bir darbelere, muhtıralara, müdahalelere kapı aralandı? Madem mevcut sistem istikrar üretiyordu o zaman niçin bu ülke kelebek ömürlü hükûmetlerle yönetildi?" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çok partili sisteme geçtiğinden bu yana 48 hükûmet kurulduğunu, 24 günlük, 38 günlük, 2 aylık, 4 aylık, 5 aylık hükûmetlere şahit olduğunu hatırlattı ve "Böyle bir ülkede istikrar, kalkınma olur mu? Bakanlar daha koltuklarına oturmadan, altındaki müsteşar, genel müdür, daire başkanıyla tanışmadan yerine başkası geliyor. Böyle bir ülke, belirli hedeflere odaklanmış olarak yönetilebilir mi? Böyle bir ülkede seçilmiş siyasetçiye altındaki kadrolar itibar eder mi? Hepsinden önemlisi böyle bir ülkeye yatırım gelir mi? Güven olur mu? Elbette olmaz. Bizden önce yıllık ortalama yatırım 1 milyar dolardı, biz 23 milyar doları yakaladık. Çünkü güven vardı" şeklinde konuştu.
“SON 14 YILDAKİ GÜVEN VE İSTİKRAR ORTAMINI ANAYASAL GARANTİ ALTINA ALIYORUZ”
16 Nisan'daki halk oylamasında sorunun tamamen ortadan kaldırılacağına işaret ederek, "Şahsi gayretlerimizle sağladığımız son 14 yıldaki güven ve istikrar ortamını artık anayasal garanti altına alıyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede hayırcı kim?" diye sordu ve şu sözlere yer verdi: "Dağdakiler, İmralı, Kandil, Pensilvanya 'hayır' diyor. Bitmedi, bir de burada 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Osmangazi Köprüsü'ne, 3 senede 200 milyon insanın geçtiği Marmaray'a, Avrasya Tüneli'ne 'hayır' diyenler var mıydı? 'Hayır' diyenler bunlar işte. Bunlara bu ülkenin faydasına olacak hiçbir işi kabul ettiremezsiniz."
Hazreti Peygamberin "İki günü birbirine eşit olan ziyandadır" hadisini, kendilerine pusula yaparak her gün yeni projeler ortaya koymanın mücadelesini verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplu açılış töreni ile Sancaktepe’de resmî olarak açılışları yapılan ve toplam yatırım bedeli 204 milyon lira olan hizmet ve tesislerin arasında; Güreş Spor Kompleksinin, Sancaktepe Belediye Başkanlığı’nın yeni hizmet binasının, Kent Ormanı Parkı’nın, 400 yataklı Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ve diğer eserlerin olduğunu aktardı.
“16 NİSAN TÜRKİYE İÇİN YENİ BİR MİLAT OLSUN”
Konuşmasının sonunda törene katılanlardan ‘tek millet, dek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ için 16 Nisan’da evet demelerini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini 16 Nisan'ın Türkiye için yeni bir milat olması dileğinde bulunarak tamamladı.HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ