'Devletler arası güç dağılımları değişime uğrayabilir' [RÖPORTAJ]
Dünya büyük bir değişimin eşiğinde. Herkes pandemi sonrasında hiçbir şeyine eskisi gibi olmayacağını dile getiriyor. Konuyla ilgili olarak, şahsi sorular dahil güncel konularda aklımıza takılan soruları Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Öcal'a yönelttik…
Kayseri Anadolu Haber: Sayın Hocam, Korona salgını küresel anlamda devam ediyor, Avrupa ve Asya’daki bazı devletler temkinli bir şekilde kısıtlamaları kademeli olarak kaldırmaya başladılar. Ancak Korona sonrası ülkeler dışarıya karşı izolasyonu bir korunma tedbiri olarak sürdürürler mi? Yahut küreselleşmeye kalınan yerden devam ederler mi?
Mehmet Öcal: Yeni tip salgınlar gelmez ise, Korona pandemisinden sonraülkelerin kontrollü bir biçimde izolasyonu kaldırıp “yeni bir normal hayata” geçeceklerini düşünüyorum. Yeni normal hayattan kastım üç şeyin hayatımızda yerini almasıdır: “maske”, “sosyal mesafe”, ama buna “fiziki mesafe” demek daha doğru olur ve “hijyen”. Belirli bir süre yaşamımız böyle devam edecek. Bu dönem virüsün kontrol altına alınma süreci ile orantılı olacaktır. Güçlü devletler bu salgından ders çıkararak hemen her konuda “kendi kendine yeterli olma” planları doğrultusunda stratejilerini yeniden gözden geçireceklerdir. Bu bağlamda ülkeler için üç hayati alan ön plana çıkmaktadır: Gıda, sağlık/ilaç ve siber-bilim teknolojileri. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın milli güvenlik meselesi olarak tespit etmiş olduğu üç stratejik alan, yani gıda, biyo/sağlık ve siber güvenliği bu yönde atılmış bir adımdır. Bu üç alan toplumların ve devletlerin gelecekte hayatta kalabilmeleri açısından çok önemli alanlardır. Açlık, hastalık, ilaç ve siber/nano teknolojiler üzerinden insanlar, toplumlar ve ülkeler üzerinde hüküm sürme ve yönlendirme çalışmaları hız kazanacaktır. Kovid-19 sonrası sürece bakıldığında özellikle küreselleşme, uluslararası ürün tedarik zinciri, sağlık düzenlemesi ve bununla ilgili uluslararası taşımacılık ve seyahat kuralları düzenlemeleri köklü bir değişime uğrayacaktır. Küreselleşme devam edecek, ancak uluslararası sistemin temel unsuru aktörler olarak devletler ve uluslararası örgütler arasındaki güç dağılımı değişime uğrayacaktır. Yani, bazı devletler bu süreçten güçlenmiş şekilde ön plana çıkarken, bazıları güç kaybına uğrayacaktır.
Kayseri Anadolu Haber: Salgın, uluslararası ilişkilerde nasıl bir etki bırakacaktır?
Mehmet Öcal: Eskiden köklü değişimler 1. ve 2. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi büyük savaşlar akabinde yapılırdı. Küremiz bir 3. Dünya Savaşı’nı kaldırır mı bilemem, ancak Korona salgınını, dünyada önümüzdeki kısa ve orta vadede büyük bir değişim dinamiğinin miladı olarak görmek gerekir. Virüs sonrasında ivme kazanması beklenen yeni dünya düzeninde politikadan tutun, sosyal, ekonomik ve kültürel yönelimlere ve olgulara kadar nasıl bir değişim süreci oluşabileceği sorgulanmakta ve çok olmasa da, eleştirel bakan değişik düşünce egzersizleri ve tahminleri yapılmaktadır. Ama şu bir gerçek: insanlar, toplumlar ve ülkeler küresel anlamda zafiyet, korku ve ölüm endişesi gibi algı operasyonlarıyla terbiye edilmeye ve yönlendirilmeye müsait hale getirilmektedirler. Bugün bakıldığında, ülkeler ve insanlar Korona odaklı siyaset yapmaya ve yaşamaya başladı. Terörizm, açlık ve göç gibi konular unutulur hale geldi. Açlık veya kanser gibi hastalıklardan bir yılda ölen milyonlarca insan unutulmakta. (Sosyal)-Medya gündemi oluşturmakta. Tabiri caizse, her gün Korona ile yatıp kalkıyoruz. Bununla birlikte şunu da belirtmekte fayda var: Korona salgınının bütün toplumsal alanlara sirayet etmesiyle küresel bir boyut kazanırken,pandemiyle mücadele azami oranda ulusal düzeyde kalmaktadır. Yani, her devlet sahip olduğu imkanlar çerçevesinde bu virüsle mücadele etmektedir. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası/üstü örgütlerin bu salgın karşısında ne kadar yetersiz ve hazırlıksız olduğunu şahit oluyoruz. Kuruluşların bu tarz salgın hastalıklara karşı etkin bir şekilde müdahale etmede aciz kalmaları ve çözüm üretememeleri, küreselleşmeyle etkisi görece azalan ulus devletlerin tekrar güçlenmelerine yol açmaktadır. Benzer salgınlar geldiği sürece de ulus devletlerin bu gücü ellerinde tutmakta kararlı olacakları söylenebilir. Ancak bu geçici bir durum. Gelecekte uluslararası bazı şirket, grup ve şahısların devlet ve uluslar üzerinde daha etkin olacağı bir döneme doğru yol alındığı da bir gerçek.
Kayseri Anadolu Haber: Korona sonrası ülkeler, uluslararası kurum ve örgütler değişime uğrayacak mı?
Mehmet Öcal: Korona sonrası süreçte uluslararası ve üstü kurum ve kuruluşların varlıklarının sorgulanacağı bir dönem olacaktır ve bu örgütlerde köklü bir reform sürecini de beraberinde getirmesi beklenmektedir. Yıllardan beri bir “başarı hikayesi” olarak lanse edilen AB’nin zor durumlarda ne kadar bencil ülkelerden meydana geldiğini görmekte öğretici olmaktadır. Birbirlerinin yüz maskelerine dahi el koymaktan çekinmeyen üye ülkelerden oluşan ve salgınla mücadele ile ilintili sağlık ve sosyal konularda ne kadar kifayetsiz olduğu ortaya çıkan bu birliğin geleceği de meçhuldür. Aynı durum ABD için de geçerli olabilir. Washington’un virüs kriziyle mücadeledeki zayifeti ve başarısızlığı küresel liderliğinin de sorgulanmasına yol açmıştır. Bütün bu sayılan senaryolar bağlamında yeni politik küresel bir düzenin ortaya çıkmasını hızlandıracaktır. Burada uluslararası işbirliği zorunluluğuna değinmek gerekir. Korona ilk ve son pandemi değildir, olmayacaktır. Geçmişte olduğu gib insanlık gelecekte değişik afetlerle yüzleşmek ve mücadele etmek zorunda kalacaktır. Hiçbir devletin bu tür felaketlerle tek başına mücadele etmesi mümkün değildir. Küresel düzeydeki salgınlarla veya afetlerle ulusal düzeyde baş etmeniz mümkün değildir. Ülkeler arasında bölgesel ve küresel işbirliği ve dayanışma her zamankinden daha önemli hale gelmektedir. Kovid-19 süresince birçok ülkeye tıbbi yardım yapmakta olan Türkiye, yardımlaşma ve dayanışmanın güzel bir örneğini sergilemektedir. Umulur ki, salgın sonrası kurulması beklenen düzen, herkesin menfaatini gözeten, eşitlik, adalet ve adil paylaşım üzerinde kurulu bir küresel yapı olur.
Kayseri Anadolu Haber: Bahsettiğiniz “fiziki mesafe”den dolayı insanlar alışverişlerini internet üzerinden yapmayı tercih ediyorlar. Bu bağlamda e-ticaretin yükselişe geçtiğini görüyoruz. Olumlu ve olumsuz yönleri sizce nelerdir?
Mehmet Öcal: Virüs nedeniyle e-ticaret ve online perakende satışları bağlamında değişik hizmetler hızlı bir yükselişe geçti. İnsanlar dışarı çıkmadan internet üzerinden her türlü alışverişlerini yapabilmekte. Bu bir yandan işimizi kolaylaştırıyor, diğer yandan “asosyal varlıklar” haline getiriyor.Aslında giderek yalnızlaşıyoruz. Bir diğer olumsuz yanı ise yeni iş dünyasında internet alışverişi yapan bireylerin kişisel bilgi, tercih ve davranışlarının kayıt altına alındığı ve “big data” (büyük veritabanı) adı verilen, Google, Instagram, Facebook gibi dev şirketlerin oluşturduğu bilgi bankalarına dikkat çekmek istiyorum. Bireylerin en ufak bilgi ve davranış kalıplarının veri olarak kayıt altına alındığı, şeffaf, “camdan insan” oluşturma çalışmaları istismara açıktır ve tehlikelidir.
Kayseri Anadolu Haber: Küreselleşme bitmeyecek dediniz. Peki, bizi Korona sonrası nasıl bir dünya bekliyor?
Mehmet Öcal: Belirli bir süre daha devam edecek olan zorunlu izolasyon özellikle gelişmiş ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyecek ve işsizlik oranlarını yukarı çekecektir. Ancak bu küreselleşmenin sonu anlamına gelmiyor. Dünyadaki eko-sistem o kadar birbiriyle bağlantılı ki, buna uluslararası ilişkiler literatüründe “karşılıklı bağımlılık” denir. Dünyanın tedarikçisi olarak ön plana çıkarılan Çin bu dönemde ekonomik olarak ciddi zarara uğrayacaktır. Yeni dönemde bu ülke eski cazibesini yitirecek. Dahası, ABD ile bazı ülkeler Korona salgını ile ilgili Pekin’in dünya kamuoyunu yanlış bilgilendirdiği ve bundan dolayı kendi ülkelerinde insan kaybına ve ekonomik zarara uğratıldıklarını öne sürerek trilyon dolarları bulabilecek tazminat davaları açma niyetindeler.Çin’in kısıtlanıp dengelenerek uluslararası tedarik zincirinde Hindistan, Türkiye, Brezilya gibi ülkelerin öne çıkarılması muhtemeldir. Küreselleşme belirli bir balans ayarından sonra devam edecektir. Şunu da belirtmekte fayda var: Tarihsel anlamda insanlığın tecrübe etmiş olduğu büyük afetler, bunalımlar ve/veya savaşlar, var olan, planlanan veya cereyan etmekte olan olguların hızını artırır. Korona sonrası dünya birdenbire değişmeyecek, sadece kurulması planlanan “yeni dünya düzeni” ve bununla beraber yeni güç dengelerinin oluşması ivme kazanacaktır.
Kayseri Anadolu Haber: Korona virüsünden dolayı sizin mesleki hayatınızda da değişiklikler oldu. Mesela öğrencilerinizle yüz yüze ders yapmak yerine uzaktan eğitim vermek durumunda kaldınız?
Mehmet Öcal: Çok doğru, Korona’dan dolayı ortaya atılan “Fiziki mesafe” ülkemizde de eğitim sistemini beklenmedik bir hızla değişim sürecine itti. Bu süreç gerek Milli Eğitim Bakanlığı’nı gerekse de Yüksek Öğretim Kurumu ve üniversitelerimizi uzaktan eğitim konusunda hızlı çözümler üretmeye zorladı ve halen de zorlamakta. Bazı aksaklıklar olsa da, yeni dönemde kurumlar, öğrenciler, öğretmenler gibi eğitim paydaşları bu değişime ayak uydurmak zorunda kalacaklar. Şahsi kanaatim, yüz yüze eğitimin birçok artısının olduğudur. Hocalar olarak öğrencilerimizle ders sonrası da ilgileniyoruz, sorularını cevaplandırmaya çalışıyoruz, okumaları için kitaplar veriyoruz. Öğrencilerimiz üniversitede sosyalleşiyorlar, arkadaşlarıyla beraber yaptıkları bilimsel faaliyetlerle kendilerini geliştiriyorlar. Sanal ortamda bu imkanları bulamıyorlar. Diğer taraftan gelecekte “uzaktan eğitim”in yanı sıra iş hayatında da köklü değişiklikler kaçınılmaz olacaktır. “home working” veya “teleworking” diye tabir edilen ve evde internet üzerinden iş hayatına ve üretime katılma ve gibi her bir bireyi yakından ilgilendiren konular en önemli gündem maddeleri olarak yakın gelecekte ülkemizde de tartışılacaktır.
Kayseri Anadolu Haber: Yine şahsi bir soru: geçen yıl hakkınızda FETÖ’cülük suçlamaları yapılmıştı. Buna dair neler söyleyeceksiniz?
Mehmet Öcal: Açıkça söylemek gerekirse, şahsıma yönelik bir “haysiyet suikastı” yapılmaya çalışıldı. Yaklaşık 12 yıl önce bölümümüzde akademik ve sosyal kifayetsizliğinden dolayı görev süresi bölüm ve dekanlık tarafından uzatılmayan bir araştırma görevlisi 15 Temmuz hain darbe girişiminden hemen sonra intikam almak amacıyla bana ve bölümdeki diğer arkadaşlarıma iftira atarak hepimizi Fetöcü olmakla suçlamış ve hepimize yurtdışı çıkış yasağı koydurtmuş. Ben ve arkadaşlarım bunu sonradan öğrendik. Dekan olarak atandıktan sonra şahsımla ilgili asılsız sözler ve iftiralar yayılmaya çalışıldı. Yerel medyada birkaç yerde hiç araştırma zahmetine katlanılmadan kopyala yapıştır usulü ile bu iftiralara çanak tutuldu. Devletin gerekli mercilerine dilekçe ile başvurdum. Yurt dışı yasağım kaldırıldı. Yetkililer üzüntülerini ifade ettiler ve şikayet edenin eski araştırma görevlisi olan şahsın olduğunu söylediler. Gerek bu şahsa gerekse etrafındaki çanak tutanlara hakkımı helal etmiyorum. Yasal süreci de başlattım, devam ediyor. Bu tarz itham ve iftiralar 15 Temmuz menfur darbe girişimi sonrası birçok kişiye yapıldı. Ülkemizde yaşananlar sosyolojik olarak toplumumuzun ahlaki ve zihinsel dünyasına da ayna tutmuş oldu.