Sümeyye Koşar

Sobada Patatesin Unutulmaz Sıcaklığı

Sümeyye Koşar

Köy hayatı… Uzaktan bakınca insana hep huzurlu görünür ya; şehirdeki bitmeyen koşuşturmadan yorulan ruhumuz, o sade düzeni ister istemez özler. Aslında hepimizin içinde bir yerlerde, toprağın kokusuna, rüzgarın serinliğine, gecenin sessizliğine duyduğumuz eski bir bağın sızısı saklıdır.

Ama köyün içine gerçekten adım attığınızda, o huzurlu manzaranın ardında ince ince örülmüş bir emeğin yattığını görürsünüz. Köyde hayat hiç durmaz; güneş doğmadan başlayan telaş, gün batana kadar sürer. Yine de bütün o yorgunluğun içinde, köy evinin ortasında yanan bir sobanın verdiği sıcaklık vardır ki; şehrin en modern konforu bile o hissin yanına yaklaşamaz. Sobanın közlerinde ağır ağır pişen bir patatesin kokusu yayılmaya başladığında zaman yavaşlar. İnsan, farkına bile varmadan çocukluğunun en temiz, en dokunulmamış anlarına döner. Sobanın çıtırtısı, etrafında toplanan insanların samimi sohbeti…

Köyün özlediğimiz o içtenliği, işte tam bu anlarda kendini hatırlatır. Belki de bu yüzden biri “Hadi köye gidelim, sobada patates közleyelim” dediğinde düşünmeden kalkar gideriz. İçimizde bir şey kıpırdar; kimi zaman eski günlerin özlemi, kimi zaman közde pişen patatesin başka hiçbir yerde bulamayacağımız tadı… Bazen de şehir hayatında kaybettiğimiz doğallığın peşine düşme isteği. 
Elbette köyün zorlukları da vardır. Şehirde alıştığımız konforu bir anda bulamazsınız. 
Sobanın odunu, kömürün hazırlanışı, sabah ayazının yüzünüze çarpan keskinliği… Kışın nazlanan suyu, kapanan yolları… Hepsi sabır ister. Ama bütün bu zahmet, köyün ruhunu ruh yapan detaylardır aslında.

Bugün çoğumuz için köy eskisi gibi tam zamanlı bir yaşam değil belki; daha çok nefes almak için kaçtığımız bir sığınak. Bir günlüğüne bile gitsek, sobanın başına oturup közden bir patates çıkarıp tertemiz havayı içimize çeksek… İçimiz ferahlar, kalbimiz hafifler.  Yeniden kendimize gelmiş gibi oluruz.

Köyün zahmeti ayrı güzel, huzuru ayrı değerli… Ama belki de en çok, bize unuttuğumuz sıcaklığı, çocukluğumuzu ve doğallığımızı hatırlattığı için özel. Kısacık bir kaçamak bile ruhu tazeliyor, insanı yeniden kendine döndürüyor. Ve belki de bu yüzden; köy, ne kadar uzak olursa olsun, insanı hep sessizce, usul usul çağırıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları