Sümeyye Koşar

Sessizlik Bir Cevap mı, Yoksa Ceza mı?

Sümeyye Koşar

İlişkilerde tartışmalar kaçınılmazdır. Farklı karakterler, farklı bakış açıları, farklı tepkiler… Her ne kadar aynı yöne baksak da bazen yolun ortasında birbirimize takılırız. Bu da doğaldır. Asıl mesele, tartışmadan sonra ne olduğudur. Kırgınlık mı kalır geride, yoksa sevgi mi hâlâ ayakta durur?

Bazen bir tartışmanın ardından sessizlik başlar. Telefonlar çalmaz, mesajlar gelmez. Günler geçer, bir merhaba bile edilmez. Oysa insan kendi sevdiğini, küs de olsa merak eder. İki kelime etmeden geçirdiğimiz her saat, araya mesafe koyar. Sessizlik bir süre sonra ‘kendini koruma’ hali olmaktan çıkar, ‘karşı tarafı cezalandırma’ şekline dönüşür.

Ve ne yazık ki, en çok da seven taraf suskunluğun içinde kaybolur.

Biri susar, ‘Nasıl olsa o arar’ der. Diğeri susar, ‘Demek ki aramaya değmiyorum’ diye düşünür. Sonra da iki kalp, sadece incinmekten korktuğu için birbirine daha çok uzaklaşır.

Oysa duygular bu kadar saklanmamalı. Çünkü gurur, bir ilişkinin taşıması gereken yük değil. Elbette kırgınlık olur, ama merak etmeyi bırakmak, aramayı gurura yedirememek, sadece karşı tarafı değil; ilişkiyi de yorar.
İnsan sevdiğine ‘İyisin, değil mi?’ demekten çekinmemeli. Bazen bir mesaj bile, ‘Ben hâlâ buradayım’ demek kadar değerlidir. Sevgi zaten tartışmasız bir birliktelik değil; tartışmalardan sonra hâlâ el ele tutunabilmektir.

Konuşmak, gurur kırmaz. Aksine, sevginin ne kadar değerli olduğunu gösterir.

Unutmayalım: Sessizlik bazen cevaptır ama çoğu zaman bir ilişkiyi içten içe tüketen bir cezadır. Ve ceza vermek değil, kalpleri onarmak büyüklüktür.

‘Bu satırları okuyanlar varsa… Küs olduğunuz birine küçük bir mesaj atmak için geç değil. Belki de en çok ihtiyaç duyduğu şey, bir ‘ben buradayım’ cümlesidir.’

Yazarın Diğer Yazıları