Sümeyye Koşar

Görünmeyen Yorgunluk: Hep Arada, Hep Ortada

Sümeyye Koşar

Hayatta bazı hisler vardır ki, tarif etmek zordur. Ne acı dersin tam anlamıyla, ne de öfke. Ne mutlulukla başa çıkılacak kadar hafif, ne de yas kadar derin. İşte o duygulardan biridir ‘arada kalmak’. Sanki bir tren istasyonundasın da, ne gelen tren senin ne de giden. Sürekli bir bekleyiş, sürekli bir yön arayışı...

Arada kalmak; sadece olaylar arasında değil, duygular arasında da bir savrulmadır. Bazen bir şeyi söylemek istersin ama susarsın, çünkü karşındakinin kırılmasından çekinirsin. Herkesin hassasiyetine dikkat ederken, kendi yaralarını bir kenara bırakırsın. Göz göre göre görmezden gelirsin bazı şeyleri… Çünkü içinden bir ses hep ‘bozma düzeni, kırma kimseyi’ der. Ama zamanla fark edersin ki, sen kırmadıkça daha çok kırılıyorsun.
Bir noktadan sonra sormaya başlarsın: Ben hep hatırla, gönülle, vefayla yaşarken… acaba benim gönlüm hiç düşünülüyor mu? Ben incinmeyeyim diye bir kelime geri alınsa, bir tavır yumuşasa, hissetmez miydim? Belki de mesele kırılmamak değil, hiç görünmemek… En çok da o acıtır zaten: herkesin bir şey dediği ama kimsenin senin ne hissettiğini merak etmediği anlar.

Arada kalmak, bir ruh halidir. Bir boşluk gibi... Dışarıdan sessiz ve sakin görünse de, içinde sürekli bir hesaplaşma sürer. Herkesi anlamaya çalışmaktan kendini anlayamaz hale gelirsin. Ve bu yorgunluk zamanla bedenini değil, ruhunu çöker.
Zamanla şunu da fark edersin: İnsan huzurlu olmayınca karşı tarafa da huzur veremez. İçin kırıkken dışına gülümseme yerleştirmek yetmez. Çünkü içindeki fırtına, ne kadar saklamaya çalışsan da bir şekilde dışına sızar. Huzursuzluk bulaşıcıdır. Kırgınlık, kelimelere değilse bakışlara yansır. İçinde ne varsa, sonunda dışına dökülür. Bu yüzden önce kendi iç huzurunu bulmak gerekir. İçini tamir etmeden, kimseye sığınak olamazsın. Ve bu, bencillik değil; kendine merhamet etmektir.

Belki de artık şunu fark etme zamanı gelmiştir: Sessizlikle sağlanan huzur, bazen sadece geçici bir ertelemedir. Ve herkesin senden bir şey beklediği bir dünyada, sen kendinden ne bekliyorsun?

Cevap burada gizli: Arada kalmanın tek çıkışı, kendi içindeki sesi duymaktır. Başkalarını incitmeden yaşanabilir, evet. Ama kendini ihmal etmeden… Çünkü kendi kalbini göz ardı ederek kimseye gerçek bir iyilik edemezsin.
 

Yazarın Diğer Yazıları