Sümeyye Koşar

Bu Sofrada Açlık Yok Ama Vicdan Aç!

Sümeyye Koşar

Türkiye gibi kadim bir kültüre, derin bir inanca ve güçlü bir toplumsal hafızaya sahip bir ülkede, her gün yaklaşık 6 milyon ekmeğin çöpe atılması sadece bir ekonomik sorun değil; aynı zamanda ahlaki ve manevi bir krizdir.

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, yaptığı bir paylaşımla bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Başkan Büyükkılıç, ‘Yerde bulduğu ekmeği öpüp alnına koyan, mahlukatın yemesi için yüksek bir yere bırakan böylesine ince düşünceli bir millete yakışmayan israf görüntüleri açıkçası içimizi sızlatıyor,’ diyerek hem kültürel çelişkimizi hem de vicdani sorumluluğumuzu dile getirdi.

Gerçekten de düşündürücü değil mi?

Bir yandan nimete saygı duyan, ekmeği kutsal gören bir toplumuz; diğer yandan sofrada artanı umursamadan çöpe atan bir alışkanlığa dönüşüyoruz. Hangi ara alışverişi ihtiyaçtan fazla yapar olduk? Ne zaman ‘bir lokma fazla olsun’ düşüncesi ‘bir lokma çöpe gitsin’ vurdumduymazlığına dönüştü?

Başkan Büyükkılıç’ın şu sözleri ise bu yazının ana fikri olacak kadar çarpıcı:
‘Lütfen ekmeğimizi ve geleceğimizi çöpe atmayalım. İhtiyacımız kadar alıp tüketelim. Çünkü israf ettiğimiz her lokma; alın terine, nimete ve geleceğimize ihanettir.’

Bu cümlede sadece bir uyarı değil, bir çağrı, bir öz eleştiri, hatta bir dua var. Çünkü gerçekten de israf, sadece maddeyle değil; manayla da ilgilidir. İsraf edilen bir lokma, aç bir çocuğun duasını; bir çiftçinin emeğini ve bir annenin mutfak telaşını hiçe saymaktır.

İslam dini, nimete karşı saygıyı emrederken, israfı ise kesin bir dille yasaklamıştır.
Kur’an-ı Kerim’de, ‘Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.’ (A’râf, 7/31) buyruğu, bu konuda rehberimizdir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise sade yaşamı, ölçülü harcamayı ve sofrada artanı değerlendirmeyi öğütlemiş, bizzat kendi hayatında da bunu uygulamıştır.

Bir lokma dahi kalsa onu çöpe atmak yerine bir hayvana, bir kuşa, bir muhtaca vermek sünnettir, rahmettir, insanlıktır.

İsraf yalnızca bir yiyeceğin çöpe atılması değil, aslında bir bilincin yok oluşudur.
Oysa Anadolu’nun hemen her köyünde hâlâ ‘nimet yerde kalmaz’ diyen yaşlıların sesleri yankılanır. Modern yaşamın telaşıyla birlikte alışveriş listeleri büyüyor, ama tüketim bilinci aynı hızla gelişmiyor.

Market raflarında kampanyalar cazip gelirken, evde çöpe giden her parça sessiz bir kayıp oluyor.
Çocuklarımıza öğrettiğimiz tasarruf masalları, kendi davranışlarımızla çelişmemeli.
Ekmek torbasına saygı gösteren bir milletin, çöpe giden tonlarca gıdayı içselleştirmesi mümkün olmamalı.

Bu israf, sadece bugünün değil, yarının da kaynaklarını tüketiyor.
İsraf edilen her lokma, sadece bireysel değil, toplumsal ve uhrevi bir vebal taşıyor.
 

Yazarın Diğer Yazıları