Kayseri, yıllardır hep sanayiyle, ticaretle, iş dünyasıyla anıldı. Ama bir şehir sadece fabrikaların, ticaretin, rakamların toplamı değildir ki… Bir şehrin ruhunu asıl sanat besler. İşte bu yüzden 6–14 Eylül 2025 tarihleri arasında yapılacak Kültür Yolu Festivali bence Kayseri için dönüm noktası.
Picasso’nun eserleri Kayseri’de sergilenecek desem? Hani şu dünyaca ünlü, ‘‘sanat tarihi onunla ikiye ayrılır’‘ denilen Picasso… Şehrin kalbinde, gözlerimizin önünde olacak. Bu, Kayseri için bir ilk. Ve bana kalırsa bu ilk, yalnızca bir sergi değil, Kayseri’nin kültür yolunda açtığı yepyeni bir kapı.
Bir yanda ‘‘Seyyah: Anadolu Medeniyetleri’‘ diye yapay zekâ destekli interaktif bir sergi, bir yanda ‘‘Hüzün Çiçekleri’‘yle bambaşka bir duygu evreni… Müzelerin sessizliği, festival günlerinde sanatın sesiyle yankılanacak. İşte benim için bu festivalin en büyük mutluluğu bu: Kayseri’nin artık sadece ticarette değil, sanatta da söz söylemeye başlaması.
Çocuklar için kurulan ‘‘Çocuk Köyü’‘ var ya, işte o da başka bir gurur. Çünkü bir şehri geleceğe taşıyan şey, çocuklarına sanatı dokundurmasıdır. Resim atölyelerine katılan, drama sahnelerinde koşuşturan, bale adımlarını öğrenen çocuklar… Kim bilir, belki de ileride içlerinden Kayseri’nin kendi Picasso’su çıkacak.
Yıllardır etkinlikten ve sanattan uzak duran Kayseri’de böyle bir festivalin gerçekleşiyor olması, gençlerin ufkunu açacak; çalışmaktan yorulan Kayseri insanının ruhunu besleyip üretkenliğini artıracak. En önemlisi, ruhları doyurarak daha mutlu bir şehir yaşamının kapısını aralayacak.
Şahsen, ben bu festivalin şehre kattığı sanat ruhu için şimdiden teşekkür borçluyum. Çünkü Kayseri’nin artık yalnızca çarkların döndüğü değil, sanatın konuştuğu, duyguların paylaşıldığı bir şehir olmasını çok istiyorum.