Kayseri’de bir şeyler oluyor…
Ama öyle böyle değil!
Meğer bu şehirde yıllardır bir kültür damarı varmış da biz fark edememişiz. Sanki üzeri tozlanmış bir mücevher gibi… Yeterince sahne, yeterince konser, yeterince sergi olmayınca ‘‘Kayseri kültürsüz bir şehir’‘ damgası vurulmuş. Halbuki hiç de öyle değilmiş! Kültür Yolu Festivali, adeta sihirli bir değnek gibi değdi bu şehre.
İnsanlar aç kalmış!
Konserler tıklım tıklım, tiyatro biletleri yok satıyor. Sergilerde adım atacak yer yok. İnsanlar mutlu, insanlar heyecanlı. Sanki şehrin üzerine yıllardır çöken o durağanlık, o ‘‘bizde zaten bir şey olmaz’‘ hali bir anda dağıldı. Anladım ki biz sadece eğlenceye değil, sosyalleşmeye, öğrenmeye, paylaşmaya da aç kalmışız.
Ve lütfen kimse kalkıp ‘‘E ücretsiz ya ondan’‘ demesin. Yanlış! Katıldığım tiyatrolar ücretliydi, ama biletler günler öncesinden bitmişti. Demek ki mesele para değil, mesele ruh. Kayserililerin içinde kültür varmış, sadece ortaya çıkaracak fırsat yokmuş.
Sesleniyorum!
Buradan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’a, İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun ve Vali Gökmen Çiçek’e sesleniyorum: Lütfen bu şehrin önünü açın. Kayseri’yi bir kültür kenti yapalım.
Sadece festival dönemlerinde değil, yılın her günü… Neden olmasın? Gençleri doğru yönlendirmek, onları kitapla, tiyatroyla, konserle buluşturmak en büyük yatırımdır. Fabrikalar, yollar, binalar tamam ama ruhsuz bir şehrin ne anlamı var?
Kayseri’nin ruhunu uyandırmak
Bence Kayseri, Türkiye’nin en büyük sürprizlerinden biri olabilir. ‘‘Burada kültür olmaz’‘ önyargısını hep birlikte kırabiliriz. Çünkü gördüm, yaşadım: İnsanlar tiyatroya da gidiyor, sergiye de. Hem de büyük bir açlıkla!
Kayseri’de çok güzel şeyler oluyor. Yeter ki bu ateşi söndürmeyelim…