Şenay Sarıaslan

İspanya onayladı, biz hâlâ ''ayıp!'' diye fısıldıyoruz!!!

Şenay Sarıaslan

İspanya dedi ki: ‘‘Kadınların regl ağrısı gerçek bir sağlık sorunudur.’‘ Ve ücretli regl iznini yasalaştırdı.
Kadın şiddetli ağrıyla kıvranıyorsa işe gitmek zorunda kalmayacak. Üstelik maaşı da kesilmeyecek. Sosyal güvenlik karşılayacak. Modern bir devlet böyle yapar zaten. Kadını görür, duyar ve ciddiye alır. Peki biz? Biz hâlâ ‘‘regl’‘ kelimesini fısıltıyla söyleyen bir ülkeyiz. Markette ped alan kadın hâlâ poşetini saklamaya çalışıyor. 

Regli ayıp sayıyoruz… Ama kadına şiddeti normalleştirmişiz

Bu ülkede regl konuşmak hala ayıp sayılıyor. Üstelik erkekler kadar kadınlarda bunu destekliyor, çekiniyor.  Ama işin daha acı tarafı şu, regl ayıp ama şiddet değil. Regl ayıp ama kadın cinayetleri değil…
Her gün bir kadın öldürülüyor.
Her gün bir kadın dövülüyor, horlanıyor, susturuluyor.
Her gün televizyon ekranlarında ‘‘tahrik indirimi’‘ tartışılıyor.

Yani regl konuşamıyoruz, ama kadın cinayetlerini konuşmaya fazlasıyla alışmışız. Bu nasıl bir çarpıklık? Kadının bedeni tabu, kadının canı ise istatistik olmuş.

Bizde regl izni hak değil, patronun keyfine bağlı

Türkiye’de regl izni yok. Yasa yok, düzenleme yok, güvence yok. Şirket isterse verir, istemezse hiç yokmuş gibi davranır.

Kadın izin isterse çoğu zaman şu bakışla karşılaşır;

‘‘Bu da işten kaçmanın yolu oldu…’‘
‘‘Her ay hastalanan çalışan mı olur?’‘
‘‘Böyle şeylere alışacaksın.’‘

Alışacak mıyız gerçekten? Ağrıya, sancıya, baskıya, eşitsizliğe, saygısızlığa? Regl izni bu ülkede hak değil, lütuf. Evet, lütuf! Kadın bedeninin ihtiyaçları hâlâ işverenin insafında… 

Asgari ücretten başını kaldıramayan kadınlar hak bile isteyemiyor

Türkiye’de çalışanların %75’i asgari ücretli. Çoğu kadın ev geçindiriyor, çocuğa bakıyor, ev işleriyle boğuşuyor. Regl izni istese ne olacak? 

‘‘Yerine başkasını koyarız.’‘ korkusu.
‘‘Bir daha terfi alamazsın.’‘ iması.
‘‘Problemli çalışan’‘ etiketi.

Kadın zaten hayatta kalmaya çalışıyor. Üzerine bir de ‘‘regl ağrısıyla izin istiyor’‘ damgası yemek istemiyor. Kadının varlığı çalışma hayatında asgari, hakları ise opsiyonel.

Reglin ayıp olduğu bir ülkede kadın cinayetleri neden bitmiyor?

Aynı zihniyetin ürünleri bunlar. Regli ayıp sayan toplum, kadının bedenini kontrol etmeye alışık toplumdur. Bedenine karışır, diline karışır, kıyafetine karışır, evde nasıl oturduğuna karışır. Ve en kötüsü, canına da karışır. Şiddetin kökünde bu ‘‘kadını küçümseme kültürü’‘ yatıyor. Kadını birey olarak görmeme kültürü…
Regl izni tartışması bile bu yüzden önemli. Çünkü regl izni yalnızca bir izin değil, kadının varlığını tanımak demektir.

Belki bir gün…

Belki bir gün ‘‘regl oldum’‘ demek mahcup eden bir cümle olmaz. Belki bir gün kadın cinayetleri haber olmaz, asıl haber ‘‘kadın artık güvende’‘ olur.
Belki bir gün kadınların ağrısı, sancısı, hayatı, nefesi gerçekten değer görür.
Belki bir gün…
Ama bugün? Bugün hâlâ İspanya’ya bakıp iç geçiriyoruz… Maalesef…
 

Yazarın Diğer Yazıları