Türkiye’de kadın olmanın özeti bu: Ya evet diyeceksin, ya da öldürüleceksin. Üstüne bir de katilin sırtı sıvazlanacak. Bu mudur adalet? Bu mudur devlet?
Bir genç kadın, Ceyda Yüksel. Hayatı, hayalleri, geleceği vardı. Tek “suçu” ise bir erkeğe “hayır” demekti. Bir kelime yüzünden öldürüldü. Bu ülkede artık kadınların en basit hakkı olan “hayır deme” özgürlüğü bile canına mal oluyor.
Ve daha acısı: Yargıtay çıkıp diyor ki, “Katilin gururu kırıldı, cezasını biraz hafifletelim.”
Bu cümle, sadece Ceyda’ya değil, hepimize atılmış bir tokattır. Çünkü mesaj şu: Kadınların hayatı, erkeklerin gururundan daha değersizdir!
Erkekler susarak suça ortak oluyor
Kadınların kıyafetine karışan, mirasına fetva veren, kürtaj hakkına laf eden erkekler…
Şimdi neredesiniz?
Bir kadın öldürüldüğünde, katil ödüllendirildiğinde neden ortada yoksunuz?
Erkekler bu ülkede susarak, görmezden gelerek bu kanın ortağı oluyor.
Siyasiler ve Yetkililer: Kaçacak Yeriniz Yok
Her kürsüde “aile değerleri” nutukları atıyorsunuz. Peki, kadınlar öldürülürken neden sustunuz?
Her gün televizyonlarda boy gösteriyorsunuz. Peki kadınların hayatı söz konusu olduğunda neden görmezden geliyorsunuz?
STK’lar, dernekler, odalar… Bir basın açıklamasıyla vicdan temizlemekten fazlasını yapmanız gerekiyor. Çünkü bu mesele siyaset üstü, ideoloji üstü, hayat memat meselesi.
Cumhuriyet kadını ayağa kalkıyor
Unutmayın, bu ülke kadınların emeğiyle kuruldu. Atatürk kadınlara eşit yurttaşlık hakkını, çoğu Avrupa ülkesinden önce verdi.
Şimdi birileri kalkıp fetvalarla, indirimlerle, ucube gerekçelerle kadınların hakkını gasp edemez.
Bu ülkede;
Kadınların kanı üzerinden adalet dağıtamazsınız!
Kadınların “hayır” deme hakkını gasp edemezsiniz!
Cumhuriyet kadınlarını susturamazsınız!
Bugün Ceyda’nın ‘hayır’ deme hakkı elinden alındı; aslında hepimizin yurttaşlık hakkı eksildi. Çünkü laik bir hukuk devletinde kadınların özgürlüğü tartışma konusu yapılmaz. Yapılıyorsa mesele artık kadın meselesi değil, doğrudan demokrasi meselesidir...
