Şenay Sarıaslan

Diri diri ölmek

Şenay Sarıaslan

İnsan bazen yaşadığını sanır. Oysa yalnızca var oluyordur.
Günler akıp gider; uyanmak, çalışmak, uyumak… Rutin sürer ama ruh çoktan geriye çekilmiştir. Nefes vardır, yaşam yoktur.

Çünkü yaşamı diri kılan şey yalnızca varlık değil, değerli hissedebilmektir. Bir başkasının gözünde görülmek, bütün kırılganlıklarına rağmen kabul edilmek… İnsan buna açtır. Çoğu zaman bunun yokluğu, açlıktan daha derin bir eksikliktir.

Koşulsuzluğun yanılsaması

Anne babalar bile çocuklarını çoğu zaman koşullu sever. Başarıyla, itaatle, beklentilerle ölçülür sevgi. Çocukların sevgisi bile masumiyetin ardında ihtiyaçla yoğruludur. Çıkarsız sevgi dediğimiz şey, belki de insanın kendi kendine anlattığı en güzel masaldır.

Yine de aşkı bu yüzden yüceltiriz.
Çünkü onda aradığımız, maskeleri eritip çıplak gerçeğimizle sevilmektir. Çok nadirdir. Ama bir kez denk gelirse, insana bütün hayatını taşıyacak bir neden verir. Koşulsuz sevilmek, paradan da güçten de daha büyük bir servettir.

Maskelerin ağırlığı

Bu sevgiye sahip olmayan çoğu insan için ise hayat bir sahnedir. Kahkahalar, derin bir sessizliği örter. “İyiyim” cümlesi, her gün biraz daha eksilen bir ruhun çığlığıdır aslında. İnsan, derdini saklamak için gülümserken içten içe ölmektedir. Diri diri ölmek… İşte budur.

Absürd hakikat

Camus, insanın anlam arayışı ile dünyanın anlamsızlığı arasındaki çelişkiye “absürd” der. Belki de hayatın en çıplak hakikati budur. Yaşam, ancak bir başkasının gözünde değer bulduğumuzda katlanılabilir olur. Aksi hâlde nefes almak, sadece zamanın akışını izlemekten ibarettir.

Ve bütün bunları bir cümle özetler: “Her yaşayan sağ sayılmaz, diri diri ölen de var. Derdi bilinmesin diye öle öle gülen de var…”
 

Yazarın Diğer Yazıları