Diyanet yine konuştu, yine kadınların haklarına dil uzattı. “Kız çocukları mirastan mahrum bırakılabilir” demeye getirilen bir fetva ile… Sanki kadınların yıllardır süren mücadelesi yokmuş gibi. Sanki Cumhuriyet’in eşitlik anlayışı yokmuş gibi. Sanki bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkını bundan neredeyse bir asır önce vermemiş gibi.
Biz bu filmi çok izledik. Hep aynı senaryo: Kadını “itaatkâr”, “razı olan” varlık konumuna sıkıştırmaya çalışmak. Ama unuttukları şey şu: Biz öyle kadınlar değiliz. Biz Cumhuriyet’in kadınlarıyız. Bizim haklarımız, kimsenin fetva masasında tartışılacak meseleler değil.
Laikliğe uzanan el
Laiklik sadece bir kelime değil. Bu ülkenin omurgası. Diyanet’in yaptığı açıklama, yalnızca kadınları ilgilendirmiyor; doğrudan laikliğe, eşitliğe, Cumhuriyet’in temel taşına uzanıyor. Bir kurum, devletin kanunlarıyla çelişecek şekilde topluma yön veremez. Hele ki kadın haklarını hedef alarak asla!
Kadınlar susturulamaz
“Allah’ın takdirine razı olun” demek, aslında “boyun eğin, susun” demektir. Ama biz susmayacağız. Cumhuriyet kadınları olarak, her bir hakkımızı dişimizle tırnağımızla kazandık. Hiçbir fetva, hiçbir kurum, hiçbir erkek egemen anlayış bu gerçeği değiştiremeyecek.
Atatürk’ün emaneti
Atatürk, “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadını kadar çalıştım diyemez” demişti. İşte biz o kadınların torunlarıyız. Ve bugün diyoruz ki: Cumhuriyet’in üstüne fetva koyamazsınız!
Haklarımızı tartışmaya açanlara karşı cevabımız tek, "Cumhuriyet bizimdir, kadınlarındır, halkındır. Ve asla geri alınamaz."