7 Ekim’den bu yana devam eden Gazze’deki soykırıma, 24 Şubat’tan bu yana devam eden Ukrayna’daki bitmek bilmeyen yıkıcı savaşa, Afrika’daki zalim iç çatışmalara, açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalan milyonlarca insana dair mantıklı somut bir çözüm önerisi nedir diye düşünürüm, ne oldu ne oluyor diye? Benim kendi güzel ülkem Türkiye gibi gerçekten bu insanlığa yakışmayan durumla bu zalimliğe soykırıma uğramış zavallı insanların dertleriyle dertlenmiş birkaç ülke dışında herkes sinema artisi gibi gönüllü figüran gibi. Çok çok üzücü tablolar görüyor ve okuyorum…. Ve şu satırları hatırlıyorum. Rus Yazarı Tolstoy’un Belinski’ye yazdığı bir mektupta ‘ şu an yazmakta olduğum ‘ Savaş ve Barış’ romanı gibi günümüzdeki olan dünya savaşlarındaki gerçek içli insanlarla figüranlar arasındaki savaşı bir de gerçek yakıcı savaşı anlatacağım der. Belinski de cevap olarak ‘işin zor o’ zaman sevgili dostum der Tolstoy’a ‘. Dış siyasette her zaman Devletlerin dostları değil menfaatleri vardır. Bu sonsuz sınırsız menfaatler bu kadar esnek mi olmalıdır? Bu kadar ezici mi olmalıdır? Gazze’de bebek çocuk genç yaşlı kadın açlıktan öldü, ölüyor, öldürülüyor.
Menfaatler bunun önünde engel mi olmalıdır? Uluslararası ilişkiler böyle mi olacak ve devam edecek? Bu ortamlarda yetişen gençleri çocukları düşünmek lazım? Bu dünya gençlerinin ‘Savaş’a’ ve ‘Barış’a’ bakış açısı ne olacak? Geleceğin inşasını kuracak olan çocukların merhamet, ahlak, ve adalet duyguları nasıl gelişecek ? Bu çocuklar bir gün büyüyecek içlerinde büyüdükleri ‘Savaş’ı ve ‘Barış’ı ‘ nasıl algıladıklarını yaşadıkları gibi yaşatacaklar. Sadece Gazzeli çocuk değil, hiçbir Dünya çocuğu ölümü asla hak etmiyor. Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘ Yurtta Barış Dünyada Barış ‘, ne kadar manidardır! . Bu sözün önemi bir kez daha anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan ‘Dünya Beşten Büyüktür’ derken işte böyle anlarda yapılacak ve çözümü en beklenmedik yerlerden çıkaracak bir anlayışı anlatmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'ndaki konuşmasının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) tanınması, Suriye'de barış ve bütünlük vizyonu, Gazze'deki soykırımın durdurulması ve Filistin devletinin tam üyeliği yönündeki çağrılarının, sadece Türkiye'nin değil tüm insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğunu bildirmiş olması bütün insanlığın ortak vicdani dili ve tercümesi olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın BM Genel Kurulu'nda dile getirdiği bu insani, ahlaki ve vicdani çağrısı ve Türk Dış siyasetinin dünyadaki başarısıdır, prestijidir. Yıllar önce ‘Dünya Beşten Büyüktür’ dediğinden beri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları BM zirvelerine her daim başarılı bir damga vurmuştur. Gazze meselesinin çözümü için 8 Müslüman ülkenin liderleri ve temsilcileriyle yaptığı toplantıda, masanın başına Erdoğan ile birlikte oturması çok önemlidir . Daha önceleri medyada gördüklerimiz Avrupa liderlerini önüne sıraladığı görüntü aklımıza gelmesi tessadüf değildir. Başkan Trump göreve geldiğinden beri Erdoğan’ın liderliğine yaptığı övgü dolu vurgu da dikkat çekmektedir. Trump, daha önce defalarca sözlü aktardığı bu ince hassasiyeti, bu defa masada kendini göstermiştir. BM binasındaki toplantıda, masa başında Erdoğan’la birlikte otururken, masa etrafında sağlı-sollu yer alanlar ise Endonezya, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Pakistan ve Mısır'ı temsil eden devlet veya hükûmet başkanları bulunmuştur. Bu işte ülkemizin stratejik gücü ve ülke yönetimindeki başarılı liderlik.