Prof. Dr. Beyhan Asma

Cennet Ülkemizin Değerleri: Ormanlarımız… Denizlerimiz… Dağlarımız…-3

Prof. Dr. Beyhan Asma

Ülkemizde kıyı ve deniz ekosistemlerinin en az yüzde 30’unun korunması, etkin yönetimi ve sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının artırılmasına katkı sağlamak üzere ölçülebilir çalışmaları hayata geçirmeliyiz. 

Son 5 yılda ulusal politika düzeyinde alınan tüm önlemlere rağmen dünya denizlerindeki toplam plastik miktarı yüzde 50 arttı. Plastik üretiminin 2040 yılına kadar iki kattan fazla, denizlerdeki plastik kirliliğinin ise üç kat artması bekleniyor. Bu durum 2050 yılına kadar denizlere karışan makroplastik miktarını dört kat artırırken, 2100 yılına kadar mikroplastiklerde 50 kat artışa yol açabilir diyor bilim insanları. Peki, yapılacak çözüm nedir? Yapılan araştırmalara göre plastik kirliliğini azaltmak için öncelikli adım: Atık Azaltmak olacak. Bu durumda ülke olarak ne yapacağız? 2030 yılına kadar ülkemizden doğaya sızan plastik miktarını sıfırlamak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu çerçevede bir yandan denizlerimizdeki plastik kirliliğine karşı bağlayıcı bir uluslararası sözleşme için lobi ve kamuoyu oluşturma çalışmaları yaparken, diğer yandan da yerel yönetimlerle işbirliği yapmak zorundayız. Balıkçılık ekipmanlarının, balıkçı kontrolü olmaksızın avcılık yapmaya devam etmesi anlamına gelen hayalet balıkçılık sudaki yaşamı tehdit eden etkenlerden en görünmeyenlerden biri. 

Balıkların, deniz memelilerinin, dalıcı kuşların kontrolsüz avlanmasına neden olurken deniz zeminine fiziksel zarar vermesiplastik sorununu derinleştirmesi en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Son zamanlarda aşırı artış gösteren müsilaj veya diğer adıyla deniz salyası Marmara’dan başlayıp Ege ve Karadeniz’i de tehdit eden büyük bir soruna dönüşmüş durumda. Denizlerdeki yaşamı ve biyolojik çeşitliliği de olumsuz etkileyen bu büyük tehlike, güzel denizlerimizi insan eliyle ne hale getirdiğimizi gösteren dedil.Krillden balinaya, yosun ormanlarından deniz çayırlarına ve mangrovlara kadar neredeyse tüm okyanus canlıları karbonu soğurup saklayarak atmosferden uzaklaştırmaya ve deniz tabanında depolamaya yardımcı oluyor. Okyanustaki canlılar olmasaydı atmosferde yaklaşık yüzde 50 daha fazla karbondioksit bulunurdu ve Dünya çok daha sıcak olurdu. İnsan kaynaklı baskının yanında sanayileşme de kıyı bölgelerini tehdit ediyor. 

Kentleşme ile birlikte insan yerleşmelerinin artış göstermesi, aynı oranda altyapıya duyulan ihtiyacı da artırıyor. Nüfusun artış göstermesi ile birlikte konuta duyulan ihtiyacın da fazla olması kıyı bölgelerinin aşındırılması olasılığını gündeme getiriyor. Petrol ve doğalgaz çıkarma çalışmaları sucul yaşamı doğrudan tehdit ediyor. Deniz yaşamını zehirleyen petrol sızıntısı ve kirliliği nedeniyle deniz kuşu gibi canlılar ölüyor. Denizlerdeki petrol sızıntıları, haritalardaki ulusal sınırları takip etmiyor ve tüm yaban hayatını etkiliyor. Dünyadaki okyanuslar ve denizlerimiz aşırı balıkçılık, deniz tabanı hasarı, besin zenginleşmesi ve kirletici maddelerden kaynaklanan kirlilik, yerli olmayan türlerin yayılması, deniz çöpleri ve su altı gürültüsü nedeniyle tehdit altında. Bizden sonraki nesillerin de yelken açmanın keyfini çıkarabilmesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız. Çünkü denizler olmasaydı nerede olurduk?

Okyanuslarımızın, denizlerimizin üzerinde ve çevresinde yaşayan ve korunması gereken milyonlarca tür var. Bu nedenle denizlerimizi korumak, gelecek nesillerin tadını çıkarabilmelerini sağlamak için bu küçük ama önemli adımları atmaya devam edip bu adımlarla hepimizin ihtiyaç duyduğu işbirlikçi çabaları gayretle göstermeliyiz.  

Yazarın Diğer Yazıları