Toplum yapımızda çeteler etkinlik ve nüfuz alanlarını günlük hayattaki ağırlıklarını şimdiye kadar görülmedik ölçüde arttırmışlar sosyolojik düzeni ve güvenliği ciddi bir şekilde tehdit etmeye başlamıştır. Yapılan araştırmalara göre suç örgütüne mensup olan kişinin: Yaşa göre hayat seyri ve perspektifi; aldığı risk faktör modeli; kişisel seçimi; Kültürel-sosyal rahatlığı ve gelişim modeli; kendince belirsizlik ve gayesizlik teorileri; kişisel sosyal sınırları ve örgütsel bağlantı teorileri gibi bazı seçilmiş teoriler ışığında çete şiddeti ve çete üyeliğini analiz etmektedir. Peki bu anlatılanlar örgüt suçları ile alakalı mıdır? Örgüt suçları nelerdir?
Suç örgütü, silahlı olabileceği gibi silahsız da olabilir. Örneğin, hiçbir şekilde silah kullanmadan tehdit, şantaj, hırsızlık, yağma, uyuşturucu madde ticareti vb. gibi suçları örgütsel faaliyet çerçevesinde işlemek mümkündür. Peki akran zorbalığı olabilir mi? Akran zorbalığı, bir çocuğun bir veya daha fazla akranı tarafından tekrar tekrar ve kasıtlı bir şekilde kötü muameleye maruz kaldığı bir istismar türüdür.
Bu durum, fiziksel, duygusal veya sosyal biçimde zarar veren saldırgan davranışlarla kendini gösterir. Peki akran zorbalığı nedir? Akran zorbalığı ise farklı şekillerde kendini gösterebilir. Fiziksel zorbalık; vurma, itme, hatta cinayet, hırsızlık eylemlerle gerçekleşirken, duygusal zorbalık; alay etme, tehdit etme veya dışlama gibi eylemlerle ortaya çıkar.
Gelelim 15 yaşındaki Ahmet Mattia Minguzzi olayına: kendisine laf atan iki kişiye yalnızca “Pardon kardeşim” dediği için İstanbul’un göbeğinde vicdansızca saldırıya uğradı canice öldürüldü. Yavrusunu yitirmiş Bir anneyle babayı düşünün ve empati kurun!, Canlarından çok sevdikleri evlatlarından ayırmak yetmemiş gibi; şimdi de basında okuyoruz izliyoruz, saldırganların yakını olduğunu iddia eden bazı kişiler, Ahmet Minguzzi’nin ailesini ve sevenlerini tehdit ediyor. “Davanın peşini bırakın, çok duyurmayın, gündeme getirmeyin” diye mesajları her gün sosyal medyada dolaşıyor. Yürekten inanıyorum savcılarımız bu tehditleri de, arkalarındaki kişileri de araştırıp bulacak. Bu olay yerinde kalmayacak. Bu olay “18 yaş altı” diye her kötülüğü yapabileceğini sananlara, çocuklarının sorumluluklarını almayan kişilere bir ders olacak. Ve belki de İstanbul’da hâlâ çocuklarını okula, parka, sinemaya tek başına korkmadan güvenlik içinde göndermek isteyen aileler için bir umut ışığı olacak. Aksi taktirde; elitliği ile nezaketiyle, kültürel sanatsal tarihi dokusu ile medeniyetlere beşik olmuş o’ kadim güzelim İstanbul sadece hatıralarda yaşamaya devam edecek…
14 yaşındaki bir çocuk bu delikanlı Ahmet. Hiçbir günahı yok, art niyeti yok. Bir anne-babanın yere göğe koyamadan kıyamadan büyüttüğü biricik evladı Ahmet! Kendisine laf atan şehir magandalarının ne dediklerinin bile farkında olmayan naif güzel Ahmet. Oysaki saldırgan caniler ne istediklerini bildiklerini sanıyorlar, ama bildiklerinin ne anlama geldiğinin farkında değiller. İçlerinde bulundurdukları tek duygu ve güdü: kıskançlık, haset, huzursuzluk, husumet, nefret ve kin. Büyük ihtimal alkol ve uyuşturucularla, daha çocuk yaşta harap olmuş beyinler, genç bedenler.
15 yaşındaki Ahmet Minguzzi’yi 15 yaşındaki B.B.’nin bıçaklaması, 16 yaşındaki U.B.’nin tekme atması ölüm sürecini hızlandırıyor. Sonuç itibari ile ikisi de suçlarını itiraf etmesine rağmen yaşlarından dolayı yeterli cezayı alacaklar mi? Kimler tarafından destekleniyorlar? Bu blu çağı yada ergen yaşta olan bu genç yaş grubu bizim düşündüğümüz ‘bir çocuk kalbi’ kadar gerçekten masumlar mı ? çağımızda hala bizim düşündüğümüz yada hayal ettiğimiz kadar masum saf naif kabul ediliyorlar mı ? Adalet Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Çocuk-Ergen Psikiyatri uzmanları ve psikologlar, sosyologlar, akademik çevreler bu olaya/lara ne diyor? Biz yine de her zaman ilmin sesine kulak verip kanunları yeniden düzenleyelim.