Kübra Yıldırım

Teşekkür Etmeyi Unuttuk

Kübra Yıldırım

Dün akşam, 19.15 otobüsü. Yaşlı bir teyze, ağır poşetleriyle kapıya yöneldi. Şoför, o anı kollamak yerine kapıyı erken kapattı. Teyze zorlukla binebildi. Yerine geçti, hiçbir şey söylemedi. Şoför omuz silkti, yola devam etti. Kimse de şaşırmadı. Çünkü artık ‘‘teşekkür ederim’‘ demek, giderek lüks hale geliyor.

Bu küçük ve sıradan an, aslında büyük bir toplumsal hastalığın belirtisi: Zarafeti unuttuk. ‘‘Günaydın’‘, ‘‘rica ederim’‘, ‘‘kendine iyi bak’‘ gibi nezaket incelikleri, gündelik dilimizden siliniyor. Peki neden? Çünkü sürekli acele ediyor, daha sinirli ve bireysel yaşıyor, ‘‘Kim takar?’‘ diye düşünüyoruz. Oysa bu küçük sözler, sadece birer kibarlık göstergesi değil; insanlığımızın ve birbirimize bağlılığımızın sigortası.

Bunu sadece kişisel bir gözlem olarak söylemiyorum. Harvard Business Review'da yayınlanan bir araştırma, teşekkürü dilinden eksik etmeyen yöneticilerin ekiplerinin %23 daha üretken olduğunu gösteriyor. Neden? Çünkü bir ‘‘teşekkür’‘, aslında ‘‘Seni görüyorum, emeğinin farkındayım’‘ demenin en saf yoludur. Bu, karşımızdakine değer verdiğimizi hissettirir. Peki biz ne yapıyoruz? Market kuyruğunda ‘‘Kart mı, nakit mi?’‘ diye seslenen kasiyerler, sosyal medyada birbirini hiçe sayan yorumlar, asansörde selamı esirgeyen insanlar, ‘‘Günaydın’‘ demekse, neredeyse ‘‘gereksiz’‘ addediliyor.

İtirazı duyar gibiyim. ‘‘Zaman yok, herkes kaba, ben niye zarif olayım?’‘ Bu düşünce anlaşılır. Ancak küçük bir deney yaptım. Üç gün boyunca, her ‘‘teşekkür ederim’‘e karşılık bilinçli olarak ‘‘rica ederim’‘ dedim. Sonuç? İki yabancı içten bir gülümseme verdi, biri ‘‘siz de kendinize iyi bakın’‘ diye karşılık verdi. Bu, küçük bir iyilik zincirinin başlangıcıydı. Çünkü zarafet bulaşıcıdır.

Bir düşünün. Samimi bir ‘‘Tebrikler’‘, emeği görülmüş hissettirir. Yorgun birine denilen ‘‘İyi akşamlar’‘, onun gününe bir ışık olabilir. Dil, aramızda kurduğumuz en temel köprüdür. Bu köprüyü kabalık ve kayıtsızlıkla yıktığımızda, hepimiz yalnız kalırız.

Peki, çözüm nerede?

Bugün, şu andan itibaren başlayın. Sabah komşunuza ‘’Günaydın’’ deyin. Kasiyere ‘‘Teşekkür ederim’‘ derken, göz teması kurun. Sosyal medyada bir yoruma ‘‘Haklısın, çok güzel söylemişsin’‘ yazın.
Hadi şimdi birine zarif ve içten bir söz söyleyin. Bakın, bakalım dünyanızda neler değişecek. Çünkü bir ‘‘teşekkür ederim’‘, bir kalbin sessizce ‘‘Ben de buradayım ve seni önemsiyorum’‘ deme şeklidir.
Unutmayın: Zarafet, zayıflık değil, sessiz bir güçtür.
 

Yazarın Diğer Yazıları