Ülkemizde kız çocuğu olmak, dünyaya gelmekle başlar. Peki, bir kız çocuğu dünya için ne ifade eder? Çoğumuz için masum bir gülüş, umut, gelecek, yenilik... Yarının inşasına katkı sağlayacak bir tohum belki. Ama gerçekte, her kız çocuğu içinde taşıdığı potansiyelin farkında bile değildir. Çünkü onlar, toplumun ve dünyanın sunduğu sınırlı bakış açılarıyla büyür.
Küçük yaşlardan itibaren ‘‘kız olmak’‘, bir kimlikten çok bir sınırlama gibi üzerlerine yapışır. Bu sınırlama, hayatlarına yön verir, alanlarını daraltır.
‘‘Sen kızsın, öyle gülme.’‘
‘‘Kız gibi konuş.’‘
‘‘Kız çocuğu gece yalnız dolaşmaz.’‘
‘‘Sesini fazla çıkarma, ayıp olur.’‘
Bu sözler, toplumun kız çocuklarına çizdiği sınırların yansımasıdır. Daha fazlasını hayal etmeleri beklenmez çünkü onlara hep ‘‘yerlerini bilmeleri’‘ öğretilir. Oysa her kız çocuğunun içinde sonsuz bir potansiyel vardır. Tek ihtiyaçları, onlara çizilen sınırların dışına cesaretle adım atmaktır.
Kız olmak, hayata hep bir adım geriden başlamaktır. Çoğu kez erkeklerin gölgesinde kalır; eğitimde, sporda, sanat ve bilimde potansiyelleri görmezden gelinir. Aynı okullarda, aynı sokaklarda koşsan da daha sessiz ve dikkatli olman beklenir. Büyüdüğünde, sesin ve cesaretin küçümsenir ya da yanlış anlaşılır. Küçükken yarışa katılırsın ama pistin hep daha dik ve engebelidir. Sonra ‘‘artık kadınsın’‘ derler, ama aslında hiçbir şey değişmez.
Toplum, kız çocuklarını hala ‘‘daha az değer gören’‘ ya da ‘‘daha az fırsat tanınan’‘ bireyler olarak konumlandırıyor. Oysa her birinde, çoğu zaman fark edilmeyen ama derinlerde var olan büyük bir güç yatıyor. Bazen hayal gücünde, bazen de karşısına çıkan engelleri aşma çabasında. Toplum sürekli ‘‘nazik ol, itaatkâr ol, kurallara uy’‘ dese de, her kız büyüdükçe bu kalıpların dışında bir hayatın da mümkün olduğunu fark eder.
Evet, kız olmak çoğu zaman önceden çizilmiş sınırlarla yaşamak demektir. Ama işte tam da burada gerçek güç doğar. En büyük engeller, en büyük potansiyelleri yaratır. Her zorluk, içimizde daha büyük bir azim doğurur. Ve biz, her engeli aşarak daha yükseğe tırmanırız. Belki de dünyanın en büyük gücü, en sessiz gözlerin içinde doğar.
Benim dokuz yaşındaki yeğenim Miray, işte o gözlerden biri. Masum gülüşünde binlerce ihtimal gizli. Onun hayalleri, bir gün bugünkü sınırları aşacak büyük bir değişime dönüşebilir. Miray’ın özgürce büyümesi, aslında tüm kız çocuklarının baharı demek.