Her 29 Ekim sabahı içimde aynı gurur kabarır.
Özgürlük, eşitlik ve halkın kendi kaderini belirleme hakkıdır Cumhuriyet. Egemenliğin kaynağını milletten alan bu yönetim biçimi, bir milletin yeniden doğuşudur. O doğuş kolay olmamıştır savaşların, yoksulluğun ve imkansızlıkların içinden filizlenmiştir. Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim değişikliği değil, bir milletin onurunu yeniden inşa edişidir.
Bu yıl, Cumhuriyetimizin 102. yaşını kutluyoruz. Yüz iki yıldır her sabah özgürlüğün aydınlığıyla uyanıyor; her akşam bağımsızlığın gururuyla başımızı yastığa koyuyoruz. Cumhuriyet, bize eşit yurttaş olma bilincini kazandırdı. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı, eğitimi laik ve çağdaş temellere oturttu. Eşit miras hakkı, hukuk düzeni, dilde sadeleşme, toplumsal ilerleme… Her biri, halkın kendi kaderini eline alışının sembolüydü. Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ideali, bugün hala bize yol gösteren bir pusula.
Cumhuriyet, geçmişin bir hatırası değil; yaşadığımız her anın gücü ve umududur. Atatürk’ün 1933’te, Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında söylediği söz hala yüreklerde yankılanır: “En büyük bayram, bu bayramdır!” Çünkü Cumhuriyet, varlığımızın, birliğimizin ve geleceğimizin teminatıdır.
Bugün de aynı inançla söylüyoruz: yürüdüğümüz her yol Cumhuriyet’e çıkar. Nice yüzyıllara… Büyük Cumhuriyetimiz gibi dimdik, gururlu ve özgür.
Yaşasın 29 Ekim!
Yaşasın Cumhuriyet!