Hüsamettin Urfalıer

Menkıbelerle Cemil Baba (1)

Hüsamettin Urfalıer

Şehrimizde yaşamış meşhur veli Cemil Baba 1912 yılında doğmuş, 1982 yılında vefat etmiştir. Şehrimizde yaşamış gönül yolunu bulmuş, hal ehli mübarek bir zattır. Cenab-ı Hakkın cezbe-i ilahiyesine kapılmış, ilahi aşk ile cezbolmuş, dünyalıkla ilişkisini kesmiş birisidir.

Cemil Baba ölene dek sırtında taşıdığı ayakkabı boyası sandığı ile şehirde dolaşır, ayakkabı boyacılığı yapar, insanlara nasihatlarda bulunur, çevresinde kerametleriyle tanınırdı.

Halk kendisine sevgi ve saygı gösterir, onunla ilgilenirdi. Kimseden bir şey talep etmezdi. Sürekli dalgın bir hali vardı..Bakışları çok derindi..Onu görenler hayır duasını almaya ve kendi hallerini sormaya çalışırdı. Cebinde taşıdığı ve kendisiyle ilgilenenlere verdiği metal yüzük ve boncuklar nedeniyle boncukçu Cemil Baba - Mavi Boncuklu Cemil Baba da denirdi. Ayrıca kerametleri arasında olan sık sık Hac’ca gidişi sebebiyle Hacı Cemil de denirdi. İnsanların sorularına verdiği şifreli mesajların eninde sonunda gerçek olduğu ve bunun insanlar tarafından sonradan anlaşıldığı anlatılır..Düşünün cep telefonu yok, internet yok o dönemde iletişim çağı günümüze göre çok gerideyken kişilere kendileriyle ilgili enteresan bilgiler verirdi..

Çoğu kimse, onu aynı anda, hem Kayseri’de hem de Kâbe’de gördüklerini söylemiştir. Yani bazı kimseler onun tayy-ı mekan ettiğini düşünmektedir..Bir komşusu Talas’ta otururken “Cemil Baba mantı yaptım, mantıdan ye, eşim Hac’ca gitti, mantıyı çok severdi, dua edersen inşallah sağ salimen kavuşalım” der. O zaman tabi Hac’ca gidiş-geliş aylar sürüyor otobüsle..Cemil Baba kadının kendisine verdiği mantıyı Kabe’de kocasına ikram ediyor, sonrada diyor ki 'şu tabağı da al valizine koy memleketine götür” diyor. Kadın Hac dönüşünde kocasının valizini açtığında Cemil Babaya verdiği mantı tabağını valizinde görüyor ve kocasına soruyor “Bu tabak burada ne geziyor” diyor..Kocası da 'Cemil Baba bana mantı ikram etti. Ben de yedim tabağı da getirdim' diyor..

Bir başka anı da şu şekildedir: Hac ibadetinde bir hemşerimiz çok susar, uzun bir su sırası vardır..Adam sıraya girer, sırada beklerken arkasından ansızın bir el uzanır ve adama bir tas su uzatır, adam susuzluğunu giderir. Adam Kayseri’ye geldikten sonra Cemil Baba ile karşılaşır, Cemil Baba 'Kabe’de verdiğim su işe yaramışmıydı' der..

Bir başka anlatımda Cemil Baba’yı tanıyan birisi Hacca gitmeden önce karşılaştığı Cemil Baba’ya 'benden bir isteğin varmı Kabeden gelirken getireyim' der. Cemil Baba 'bana oradan bir tas getir' der. Adam Hacca gider tası da alır gelir ama Cemil Baba’ya vermeyi unutur, bir binanın 3.katında oturan adamın bir gün camı çalınır, bir de bakar ki Cemil Baba..'Buyur baba' der, Cemil Baba “tası getirdinmi” diye sorar, adam şaşkınlık içinde tası verir ama kalakalır elbette, Cemil Baba 3.kattaki bu pencereye nasıl gelmiştir??

Yine Hac ibadetinde olan bir kişi Cemil Baba’nın giyim kuşamını sevmemekte onun bu kadar ilgiyi hak etmediğini düşünmektedir. Bu adam Beytullah’ta iken kalabalık bir grubun bir zatı dinlediğini görür, kimmiş acaba diye yaklaşınca tertemiz elbiseler içinde Cemil Baba’yı görür. Cemil Baba o kişiyi görünce “sen bana inanmıyorsun ama kızının oğlu oldu, torunun oldu” der. O kişi memlekete dönünce bunun doğru olduğunu görür. Cemil Baba hakkındaki kanaati değişir..

Bir başka hatıratta otobüs bekleyen belediye otobüsü şoförü Cemil Baba’yı görür görmesine ama otobüsü durdurmaz, Cemil Baba’yı otobüse almaz. Ancak şoför gideceği durağa geldiğinde otobüstekilerin de şahitliğinde bir de bakar ki Cemil Baba otobüs durağında oturuyor. Bunun üzerine Cemil Baba otobüs şoförüne “sen beni otobüse almadın ama beni Allah buraya getirdi..” der.

Devamı diğer yazımda..

Yazarın Diğer Yazıları