Hüsamettin Urfalıer

Kayseri İslam Alimleri - Son

Hüsamettin Urfalıer

Sekiz bölümden oluşan ve önceki yedi yazım ile siz değerli okuyucularımızla buluşan “Kayseri İslam Alimleri” başlıklı yazı dizisinin sonuncusu olan bu yazımda, önceki yazımda işaret etmiş oluğum İslamiyete ve ilme büyük hizmetleri geçen ve Kayseri’mizin manevi şahsiyetleri olan rahmetle andığımız din adamlarımızı ve müderrislerimizi çok az bilinen ama dikkat çekici diğer özellikleri ile tanıtmaya çalışacağım.

SEYYİD BURHÂNEDDİN

Malumunuz Hazret; Hz. Mevlana’nın hocasıdır. Mevlevi kaynaklarında “velilerin ve gerçeği arayanların tacı”, “temiz ve arif kişilerin özü”, “keşif ve sırlar sahibi”, “Allah’a güvende sebatlı”, “ilahi bilgide taşkın deniz” vb. pek çok saygı değer ifadelerle anılmıştır. Gerçekleri iyice araştırıp, tetkik ettiğinden “muhakkik” insanların kalplerinden geçen gizli sırları keşif yolu ile bildiğinden de kendisine “Seyyid-i Sırdân “ lakapları verilmiştir.

KADI BURHÂNEDDİN

Kayseri'de doğmuştur. Babası Kayseri kadısı Şemsettin Mehmet'tir. Kendisi de Eratnaoğlu Kayseri kadılığına getirilmiştir. Kadılığı sırasında adalete önem vermesinden dolayı halk arasında sevilmiş ve kısa zamanda memleketin her tarafına adını duyurmuştur. Divan edebiyatında gazelleri ve tuyuğları ile ün kazanmıştır.

ZEYNELÂBİDÎN

Medinei Münevvere’de doğmuş, babası Seyyid Ahmet hazretlerinin vefatı üzerine Kayseri’ye gelmiştir. Peygamberimiz Hz.Muhammed SAV’in damadı Hz.Ali'nin oğlu olan Hz.Hüseyin'in iki oğlundan birisidir. Evladı Resulden zühd ve takvâda ümmetin önde gelenlerindendir. İslam kurallarını yasalarını koruma ve onları insanlara bildirme noktasında dönemi için çok büyük öneme sahiptir.

İBRÂHİM TENNÛRÎ

Sivas’ta dünyaya gelmiş, daha sonra Kayseri’ye gelmiştir. Mürşidi Akşemseddin gibi İbrâhim Tennûrî’nin de hem ruhî hem bedenî hastalıkları tedavi ettiği, Tennûrî lakabını, bir ara içine düştüğü “kabz” halinden kurtulmak için şeyhinin himmetiyle geliştirdiği tedavi usulünden aldığı rivayet edilmektedir. Kayseri’de Hunat Hatun medresenin müderrisliğini yapmıştır. İbrahim Tennuri’nin yazdığı şiir kitabından bir mısra; Cana cefa ya kıl vefa, Kahrın da hoş lütfun da hoş, Ya dert gönder yahut deva, Kahrın da hoş lütfun da hoş..

MEHMET RAŞİT EFENDİ 

Reîsü'l-küttâbtır. Bu unvan Osmanlı döneminde dışişlerinden sorumlu devlet görevlisine verilmektedir. Çevresinde zeki, dürüst, iyiliksever, çalışkan, hayır ve hasenatı seven bir zat olduğu bilinmekte olan Mehmet Raşit Efendi ktap ve kütüphaneciliğe önem vermiş, İbrahim Müteferrika’nın matbaasını satın alarak basıma devam etmiştir.

SU İÇMEZ EFENDİ 

Kayseri’nin yetiştirdiği âlimlerden Su İçmez Efendi’nin, rüyasında Peygamber Efendimizin elinden su içtiği ve o tarihten sonra ağzına hiç su almadığı rivayet edilir. Bu sebeple “Su İçmez” lakabıyla anılmaktadır. Ömrünün büyük bölümünü oruçlu geçirdiği anlatılır. Su İçmez Efendi’nin kabri Seyyid Burhanettin Mezarlığı’ndadır

Bu 8 bölümden oluşan köşe yazısı serisinde araştırma konumuzla ilgili olarak sadece isimlerini öğrenebildiğimiz Yüce Dinimiz İslamiyete hizmet eden din adamlarımız şunlardır: Mehmet Bini Ebubekir Halebi, Büyük Abdullah Efendi Hoca, Büyük Hamdi Efendi Hoca, Hamurculu Osman Hilmi Efendi, Konyalı Kurna Hafiz Osman Nuri, Ahmet Remzi Akyürek, Müftüzade Mehmet Said Efendi' Efendi, Mehmet Efendi Hoca, Hacı Müftü Ibrahim Efendi, Kellecioğlu Kaleli Hamdi Efendi Hoca, Eli Boyalıoğlu Zade H. Ahmet Efendi, Hamurcu Hacı Nuh Nasub Hoca, Kavgacızade Osman Ustaoğlu, Mahir Hoca Kara Ahmetoğlu, Hacı Halil Haliloğlu , Hatipoğlu Mehmet Efendi Hoca , Zeki Soyak Hoca Efendi, Dutlu Evin Hacı Musa Efendi, Hacı Vahdi Hoca Efendi Hoca, Keçecizade Muharrem Efendi Hoca, Havece Hacı Mustafa Efendi, Canbazzade Hacı Bekir Efendi Hoca, Kızıklı Hacı Kasım Efendi Hoca, Merkez, zade Şükrü Efendi Hoca, Hamurculu Bekir Sıdkı Efendi.

Yazarın Diğer Yazıları