Artık sabahları haber sitelerini açarken bir tedirginlik hissediyoruz.
Bugün ne olmuş olabilir, kim kime ne demiş, hangi felaket yaşanmış diye düşünmeden edemiyoruz. Gündem, neredeyse her gün başka bir yöne savruluyor. Dün öfke, bugün şaşkınız. Bir süre sonra neye kızdığımızı, neye üzüldüğümüzü bile unutuyoruz.
Toplum olarak sürekli bir acil durum modundayız. Sosyal medyada bir video düşüyor, birkaç saat içinde herkes aynı konuda konuşuyor. Ertesi gün başka bir olay, başka bir tartışma. Duygularımızın yönünü değiştirmeye bile zaman kalmıyor. Hızla değişen gündem, zihnimizde bir yorgunluk yaratıyor. Bir süre sonra artık hiçbir şey bizi tam olarak şaşırtmıyor, hiçbir şey uzun süre içimize dokunmuyor. Çünkü bir sonrakinin çoktan yolda olduğunu biliyoruz.
Bu yorgunluğun farkında mıyız bilmiyorum ama hepimiz biraz uyuşmuş durumdayız. Artık hiçbir haber tam anlamıyla sarsmıyor bizi. Bir yandan alıştık diyoruz, ama aslında alışmadık sadece kendimizi korumak için ilgisiz görünmeyi öğreniyoruz. Herkesin savunma mekanizması farklı tabi kimi haber izlemeyi bıraktı, kimi ekran başında bağırarak içini boşaltıyor, kimi sessizce telefonunu kapatıp uzaklaşıyor.
Eskiden bir olay olur, insanlar bir süre o meseleyi konuşurdu. Tartışmalar yapılır, farklı görüşler yazılırdı. Şimdi ise bir olayın ömrü birkaç saat. Her şey trend olabildiği sürece var. Olayın derinliği, nedenleri ya da sonuçları değil kaç kişinin paylaştığı, ne kadar izlenme aldığı önemli. Bu da bizi yüzeysel, hızlı ama çok yorgun bir toplum hâline getirdi. Farkında mısınız?